Toros Dede
Toros Dede derler, bir dede vardı …
Asırlık ihtiyar, sanki çınardı Yaşında merdiven, yüze kadardı Toros Dede derler, bir dede vardı Yol aldım yanına, konuşmak için Kader ne, hayat ne, danışmak için Yol aldım rengine, dönüşmek için Maraşlı elle hem, otunu sardı Düşündü derinden, geçmişi kardı, Akıttı ne varsa, coşkun, pınardı Çizgi çizgi alnı, ruhu kanardı Düşündü derinden, geçmişi kardı, Diz çöker “beyim” der tümüyle ardı Üşümüş olacak, sırtını sardı Sen kimin oğlusun, kimliğim sordu Toros Dede derler, bir dede vardı Kurtuluşu görmüş, düveli görmüş Mustafa Kemal’den, evveli görmüş Bağlamayı,orağı..kavalı görmüş Yalnızdı evlat yok, kalmamış ardı Bir dama başını, sokmuş kalıyor Uzaktan ne bekler, durup dalıyor Sanıyorum ciğer, neyler çalıyor Doğramış ekmeğin, katığın yerdi Öksürür dururdu, ciğeri çerdi Sinirlendi birden, yüzünü gerdi Bilmem ki ne idi, ne idi derdi Öksürür dururdu, ciğeri çerdi Cızırtı duydum, ajans dinlerdi Kalmadı diyordu, Menderes merdi Gündüzleri uyur, gece günlerdi Mağrur bakışları, Toros kadardı Toros Dede derler, bir dede vardı Ünü Akdeniz’i, ülkeyi sardı Ağzından bal damlar, şerbet sunardı Mağrur bakışları, Toros kadardı Toros kadar dikti, mağrur neferdi Taştandı elleri, ona miğferdi Belki de bu yılı, son bir seferdi Bembeyaz nur idi, saçları kardı Yoğ idi dermanı, daim donardı Eğilir ibrikten, elin yunardı Oturur Allah’a şükrün sunardı Toros Dede derler, bir dede vardı Çulunu getirdi, kapıya serdi Yanını kerpiçten, duvara verdi Beklide ölüme, son uyku derdi Uykuya değildi, Allah’a erdi ......................Fırat Parlak ,,, ........ |