_ _İdam Mahkumu_ _
Sanık sandalyesinde buz kesmiş bir adam
Son aşama,kalem kırılmış, karar,idam Ümitler nafile, kıyısında yaşamın Güneşte batıyor, koynunda bir akşamın Çınlıyor içinde dayanılmaz eyvahı TeKrar güneş doğmayacak, bu, son sabahı Yanında ne ana,ne kardaş,ne de bacı Sarıldı ilmek kuruluyor darağacı Tecritte okundu yüzüne son kez karar Merhamet dilercesi bakmak neye yarar Giydirilmiş üzerine bir beyaz yelek Ağladı, o an’a şahit olan zalim felek Boynuna takıldı hüküm özeti yafta O lanet olası eylüllerden bir hafta Girmiş koluna infaz yolunda iki er Ölümün yollarında yürürken son sefer Gidiyor sona, ayaklarında pranga Arkasından gelirken, on neferli manga Yürürken kafası önüne düşmüş yılgın, Darağacı göründü; kana susamış, çılgın Çok geçmedi, on adımda bir düdük vurdu Sona doğru son adımlar dikildi durdu Cellatlarda bir ivedilik,bir acele İdam mahkumunu gönderirken ecele Tutup çıkardılar idam sandalyesine Geçirdiler yağlı urganı ensesine Hisler kilitlendi,vicdanlar unutuldu Tüm soluklar kesildi,nefesler tutuldu İmam sağ tarafında,savcı, doktor solda Karşısında bir manga nefer, hazırolda Ölüme dakikalar var,herkes duruldu Mahkumdan söyleyecek son sözü soruldu Yüzünde tüy bitmedi,daha yaşı on yedi Abidevi bir ruhla son kez şöyle dedi ’Memlekete feda olacaksa özüm Kül olsun,ta semaya savrulsun közüm Aciz düşmedim kimseden yılmadı gözüm Aziz halkıma söyleyin, budur son sözüm’ Bir tekbir yükseldi sabahında cumanın Sallandı tüm yıldızları ulu semanın Her taraf, o an büyük bir yasa büründü Bir kutsal dava uğrunda HAK’ka yüründü Hangi satırlar anlatır böyle elemi Anlatamazki acı doldursan kalemi Toplansa anlatabilir mi cümle alem? Bitti de tükendi,elimden düştü kalem Hüseyin Keleş |