SINIRA VURUYORUM SINIRSIZ VURUYORUM
kendi katline ilişmiş
şu benim sürgün ömrüm sonrası intihar kokan bir sevda uçurumlarda uçurumlar kendi diliyle anlatılır… düşecektim ya, sanki sen atıldın birden boynuma göğe yaz… göğe yaz uçurumlar da aldatılır kanıyorsa kan revan, ömrün uçurumlarda yaslı ülkeler ağlatılır… bir gül’dür benim ülkem uslanmaz ve sulayan kendi gövdesini yollarını süngülerin rahmetini buzulların kestiği… daha sınıra vuruyorum/sınırsız vuruyorum ey ülke, rahmine al ve yeniden doğur beni ben de o şarkının girişindeki sözlere vuruyorum/apansız vuruyorum bu yüzden sesim, şimdi yakılmış defterlerdeki… tartılsam ağırlığımca hüzün gelirdim artarken gecelerde siren sesleri ben de o cinayetlere sınamıştım gövdemi kapımda kül ve yaftalı cinayet bekçileri sesim, bu yüzden o eski ölümlerde kan lekeleri sesim, ağırlığımca zincirlerdeki… daha ölüme vuruyorum / ölerek vuruyorum! sesim, fırtına sonrası karaya vuran cesetlerdeki sesim, o kanlı gömleklerdeki bu yüzden ben de faili meçhûl bir cinayetim bulun benim katilimi! |