KarakoçŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Hayat kapısından tek tek
Her giriş ecele doğru Toprakta sürünür bebek Her karış ecele doğru İster yürü ister bekle İster çıkar ister ekle Geç kaldım diye gam çekme Her varış ecele doğru Ayakların yere değer Anadır yavrusun sever Kalpten damara kan yağar Her vuruş ecele doğru Bir el yapar bin el bozar Gün açılır gölge uzar Önü kundak sonu mezar Her yarış ecele doğru Abdurrahim Karakoç Yüce Mevlam taksiratını affetsin. Nur içinde yat büyük Üstad...
Mektuplar, şiirler şarkılar derken,
Sende bu köprüden geçtin Karakoç. Güneş bulutlara veda ederken, Ecel şerbetini içtin Karakoç. Dört yandan milleti boğarken zulüm, Yürüdüğün yoldan dönmedin milim, Şehir şehir köy köy dağıttın ilim, Birlik kapısını açtın Karakoç. Vicdandı terazin Kur’andı rehber, Önünde yürürdü yüce Peygamber, Bir elinde kılıç bir elde teber, Ayrık otlarını biçtin Karakoç. Gönlünde muhabbet göğsünde ağrı, Deli rüzgârlara açmıştın bağrı, Yılmadan yürüdün menzile doğru, Nurdan ışığını saçtın Karakoç. Unutmam verdiğin yüce çabanı, Görüp kollar idin hep garibanı, Dinlettin bizlere sen Mihriban’ı, Şairin başında taçtın Karakoç. Asırlık çınardın kökü derinde, Bir asil hırçınlık vardı serinde, Bu yolun bitmeyen son seferinde, İstikametini seçtin Karakoç. 07.06.2012 Kütahya |