Kırıntılar
Çocukluğunu bilirim rüzgarın. sümüklü,sümüklü eserdi
Martıların bu aralar simit yediğine bakmayın siz Kuru ekmeği bile zor bulurdu zamanında, dedeleri Aylardan nisan-mıydı ne? Karga tulumba içeri atıverdiler güneşi Bir kaç bulutun önünü kesip haraç istemiş meğer Gökkuşağını kesip entari yapmanın cezası daha azdı eskiden Yıldızlar lobide beklerdi geceyi Diyeceğim; Benden hep bir kaç adım önde giderdi gölgem Ve benden daha iyiydi prestiji Psikopata bağlamış şiirleri yatırırlardı Bakırköye Gıda zehirlenmesinden ölmemiş meğer hasbam Aşkın dozunu çok çakırmış yine Hayal kurmakta bedavaydı eskiden Şimdilerde hayal kahvesı diye bir yer açılmış Bir kaç yoksul kediyle gittim geçen Çay bile bilmem kaç paraymış Hani kağıttan gemiler yapıp yüzdürürdük Üsküdara İçinde kaptan felan olmazdı gerçi Rotasını hisleriyle bulurdu bizimkisi Şimdi jetonluya geçmiş gemiler Ankesörlü telefon sanki Bir keresinde parmağımın ucuyla dokunup göz kırpmıştım ya sana Bu aralar herkesin elinde bir telefon Mesajlaşıp duruyor kargalar bile Anlamadım işi bu kadar uzatmanın manası ne? Demekki işe yaramıyor içten gelen bir buse Anlayacağın, epey değişmiş buralar O yokuşunu çıkarken yorulduğumuz arnavut kaldırımına sordum geçen Yahu! şu üstünden geçen havaya asılı vagon ne diye Meğer bir yokuşu bile hissederek çıkmasın diye sevgililer Teleferik diye bir şey icat etmişler Ne sinekli bakkalı be ! git işine! Hayrullah amca öleli seneler olmuş Gülizar teyzenin çörekli ot böreği Dondurulup no frosta konmuş Hadi hadi! toparlanda gidelim Tadı kalmamış İstanbulun bile Cebimizde parada yok Eskisi gibi yine kaçak binelim (metroya) kara trene... |
Yüreğinize sağlık,çok güzel bir şiir okudum,duygu yükü güzel bir şiirdi,kaleminiz daim olsun.
Saygı ve selamlarımla
Bilal YILMAZ