Adı KÜRT Konulan 'Piç' Bir Mutasyona Uğramıştı Genlerim(1.Bölüm)Monologlar
….......
Bir ateş parçasıydı gizlerde gidip gelen şey. Nerden geldiği bilinmeyen sonsuzdu maddedeki imgelem. İnorganik organik diye ayrılan, değişimde döllenen, insandım. Varoluşumdaki rolüm, tüm şeylerin tek nedeni, iyilik ve kötülük, durmayan matematik bir sonuçla kemirdi beynimi. Her şey değişmek zorundaydı. Felsefi bakışlı zıtlıkla bir şeytan yarattım… İdeolojik yok oluşun kıvranan fahişesi! Şeytandan insanlar türettim durmadan… Ve sonsuzluktan gelen entrikalarla ne tufanlar yarattım? Gemileri olmayan tufanlarla ırkları yeryüzüne serptim. Genleri Mutasyonik bir kazaya uğramıştı adı ’piç’ konulan IRK… ……………… Hiçbir toprak kimsenin değilken, yeryüzüne hiçbir isim konulmamışken, Ey kahrolası kin! bitmeyen zehrinin damıtan imbiğiyle öldüren! Sapkın tarihin başlarken, piramitten aşklara inat mıydı kirliliğin? Sana kanarak insanlığımı bir an yitirdim. Anlamı bilinmeyen noktalarla dolan zamanda. Hadi gel beni öp dudağımdan. Fışkırsın bir hayat rahminden. Ufacıktı…felsefi denklemler. Kısacıktı…insani ilişkiler. Görünmezdi…tarihsel gerçekler. Gözler, sağırlaşan kulaklar kadar duyumsuz ve hayattaki en sorumsuz damlaydı. Yeryüzünü kirleten insan! Aktın ille de içime. Dağlardan barikatlar kurarak tenimde. Ben Tanrı kadar Tanrılaşan isyan! Ben mahluk- i hayvan! Ben türlerin en sonuncusu! Ben tahribatın bekçisi! ……………… Bir tufanla başladı… Bir tufan ki ………………bir damla su kadar bile görünmezdi ……………………”OL” emriyle her şey oluverdi …………..Ve insanoğlu, kendisini nasıl küçümsedi, evrimleşti? Ve milyonlarca yıl sonra insanın insana ihaneti başladı. ………… Yıldızların, çok sönük yandığı bir gecede, baharları yel eser, serinlersin hani gölgesinde? O gece, çok gizlice güllerin dibinde, bir kadın, bir erkek genlerine inat ederek Türkçe şiir eşliğinde sevişirken en cicimli flörtünde, Türkçe çocuk yapmak niyetiyle, gövdeler gövdelere kilitlendiğinde genlerini Türkçe’ye çeviremediler. Kürt genleriyle donatılmıştı bahçeler. Karanlık bir iklimde düşen her damla… Anadolu kadınının memesinden akan süt gibiydi Dudaklarımda hala tadı durur. Her anne, benim annemdi. Terim sevdamın seviştiği toprak kokar. İntiharım suskunluğumla başladı… Ve böylece başladı maceramız Karacadağ’dan fışkıran bazalt parçaları volkanik bir hataydı varoluşum. Ey ırk çevirmenleri gen bilimciler! Nerden geldi ’piç’liğim? Çıplak mı çıplak! Beyaz mı beyaz! Aklına bunları yaz … ’Piç’ mi doğdu Kürtlüğüm? ………….. Ey inat! “Ben gezgin satıcıyım,cevher satıcısı değil Kendi kendime yetişmişim,yetiştirilmiş değil Kürdüm dağlıyım kenardanım” …………. Kabustu beynimi kuşatan zaman… …………. Sonra, hırsız bir gecede ansızın, kara kukuletalı şifrelenmiş ihanet, değiştirilmeye çalışılan genler, varolan piçliğime nedenler, destansı tarihlere tükürerek, trajikomik gülüşümde öldürülen, Ey ironik zaman! ’kart kurt’ oldu piçliğim. Çelikte eridi ateşimde. Tarihçiler! Gen bilimciler! Zaman kahreden bir ayrılık mı? İnsan kendi kurduyla devrilen ağaç mı? Tepeden tırnağa yalan değilse yaşam, koy beni bir yere Ey Tanrı! o en güçlü sesinle. Bak nasılda yok sayıyorlar atomdan oluşan bedenimi? Neden bu şifrelerle donatın ki genlerimi? Hadi sustum diyelim, kabuslar sürülüyor üstüme. Paslı bir hançerle zulüm dokuyor tenime. Ve ölüyorum en cennet bir iklimde yayından fırlayan ok gibi ihanetle… Şimdi sen söyle ey evren! kendinle ört üstümü. Ne belalar salındı üstüme? Mini minnacık ama sevimsiz ve hain. Kahroluşumun sebebi genler… Eciş bücüş görünmezler. Talan var tenimde. At kişnemeleri, nal sesleri, kin nehirleri… ……. “Ben Allah’ın hikmetine şaşakaldım Kürtler dünya devletinde Acep ne sebeple kalmışlar boynu bükük Hepsi birden niçin olmuşlar mahkum”? Ey Yunus! İşte şiirlerin: ……….. “Yanan kömür, Kızan demir, Örse çekiç Vuran biziz.” ………. “Geçti beyler mürüvveti, Binmişler birer atı, Yediği insan eti, İçtiği kan olmuştur..” ………. Dayanamam Kan kırmızısına çevrilmesin toprak Topraktan fışkırsın milyonlarca hayat Hem sana hem bana yeter bu aşk Ey Yunus! Bak ardılın haykırıyor duyuyor musun? “Neyleyim ki pazar hayli kesattır. Alıcısı yoktur Kürtçe kumaşın. Yani para ve altın hırsından, İlmin tamamını bir mangıra satsan, Felsefeyi bir pabuca bile versen Devrin böyle olduğunu gördüğümüz vakit Hep para için savaşıldığını gördüğümüz vakit” Ey insan nedir bu vahşet? Kininden düşen dehşet yaktı beni. Oysa aynı güllerin birer dikenidir insan. Kara Papak Türklerinden Çıldırlı Aşık Şenlik Senin neyin söylesene? beni yok sayan boş inkarın? yok saydığınız beni. Ne güzel Ruslara karşı direnmeye çağıran şiiriyle “bir kağız yazmışam celali kürde O zaman cevaf ver merdoğlu merde Seksenmin pür silah tamam bir yerde Yêriyif Kürdistan külli var gelir” Okundu ferman şifrelerimize müdahale var. Lamarck’ ın çevresel ’piç’liğimiydi Kürt oluşum. Darwin’in doğal ayıklanmasından mı geldim? Yada Allah’ın yaratığı insan mıydı Kürtlüğüm? Şimdi şaşırdım kaldım hangisi acaba? derin düşüncelere daldım. Yaşama hayran kaldım, soran mı var? Adem ve Havva kimdendi? Başıma bela kesilen ah bu genler … Kanıtıma nedenler sen ey kalın kafalı ’kart kurt’! Biz zaten şifrelenmiş varoluşunun değişmez genleriyiz. İnkara karşı başkaldıran şövalyeleriz. Mutasyonik bir kazaya uğrayan genlerinle, sen ’piç’ doğan bir Kürtlüğün, daha da ’piç’leşen çocuğu. hani şairliğin? Bir taşa çarpar gibi parçalandı kainattaki tüm düşlerim. Kan akmadan öldüm. Çıplak tenime saplandı dilin. Ayrıldık mı depremlerde ayrılan yer kabuğu gibi acımasız? Ayrıldık mı aniden yıldızlardan kopan ateş gibi birden? Ey tarihin kirli sayfalarında akan kan! hala durulmadın mı? Hain bıçaklarla çizdin, tenimin çizgilerinde senin ihanetin! Avuçlarımda ölüm bir çocuk sevgisiyle besliyorken Ne çıkar bilinerek geceler karartılıyorsa ey ihanet! Aşk mıydı tapındığım sevdaların mavileşen renklerimi? Yoksa özgürlük mü ey Ay! gecelerinin çözümsüz serenadı? Çırılçıplak anadan üryan bir sözcükle çağırıyorum seni. Gel ay çıkmayan bir gecede sende Kürt ol sosyolojiye inat. Yani matematiği tutmayan hesap, bir günlüğüne de olsa yüreğimle seviş, aşkımla örtüş. Anadolu olalım, mozaikler ülkesi yetmiş iki milletin dili. Hitit, Lidya, Sümer,Medya, Boşnak, Çerkez, Asur,Pers! Soy kütüğünü takip ediyorum ey dünya! Kuran’i Kerim’de Adem Havva Darwinizimde atamız bir maymun. Ya da rastlantısal mutasyonik bir kaza. Velhasıl son fasıl sonuç homo sapiens. Nerden gidersen git geliyorsun tek pınara. Bir gün kısa, bir ömürle sende gireceksin o dar sığınağa. Öyleyse ne kükrersin yelesiz aslan gibi? Savaştan çıkmış bir kahraman mısın sen? Atıp tutma vatansa, vatan! benim canım. O toprağa kanımı katan, dedelerim. Rüyalarına girmedi mi çığırdığı türküsüyle? ……. ’Kolumu salladım toplar oynadı Kara taş içinde çete kaynadı Yaşasın Urfalılar teslim olmadı Di yeri yeri kumandanlar yeri Çetelerim gidiyor dönmüyor geri ’ ………… Şanlıurfa halkı Fransızları bozguna uğrattığında, kara bıyıklı da karayılan düşmanı kırdığında. Kahramanlaşan Maraş’a hangi yürekle kükrersin? ……… Anadolu’ da kuşatıldığımıza bakmadan, minareden ezan sesiyle türkülerimizi yakarak, su gibi akıp toprak içine sinerek hey! Ve delirmiş bir küheylan gibi silkinerek! Frenk giysili adamlar namusumuza el atanda, al kanlı bayrağı mı çiğnemiştik? Şimdi, birden bire bir Nevroz gününde, Nevroztik bir histeriyle ırkçı literatürlerde ’piç’ mi doğduk adı Kürt konulan? Çırılçıplak anadan üryan, dilimden kopan isyan. Duy sesimin yaramaz çocukluğunu Bir Türk kızının kızlığı kadar namuslu sözlerim. Bana, beni yaralarda işgalci kurşunundan daha ağır. Dayanamam. Gel gir koynuma ey vatan! bak bir gelin almışız telli duvağı Türk motifli Ve yemekleri ne çok güzel, sanki yapan Kürt kızı? özledim bahar kokulu tadını yapan ellerindi… Nergis ellerin… kokusu ki vatan, güzelliğine renk katan. Çerkez kızı’nın güzelliği Ve Temel’in esprisi hamsi gülüşlü… burnu kartal gagası kahraman bakışlı. emekle yoğrulmuş hamuru anadolunun sanki kızlarımızın ördüğü kilim nakışı ………… Elleri kırılası zaman ne susarsın? Bebelerimiz kan gölünde boğulmuştu. Cesetlerinden akan kırmızıyla toprakta kızıl güller açmıştı. Ey insan! uyan bak fay hatları kopartılıyor Anadolu’nun. İkliminden alırız rengimizi ölümle kuşatılmış tenimizin. Terinden yakılır türkülerimiz barış rengine hasret vatanımın ………….. Saplantılı kafanı sapla bir kuma körelir gözlerin. Okyanusların dalga sesindeki gürültüyle belki uyanırsın. Denizlerin esintisiyle gelen melodik aşk gibi içten, oku bakalım bir türkü, sevdalım… özgürlük koksun. Anadolu çığlığı sesinle yayılsın, evreni doldursun. ………………. Şiirlerimin meşk safsatası bir kurgudur. Kadınlarla olan sevişmem sadece sözsel bir vurgudur. Nerde bu duyguların dans eden şerefli öpüşleri? ve vatan kadar tutunacağım bir devin mavi gözleri? Her seviştiğimde yıldızların ışıltısında, debelendiğim toprakta yatan şehitlerin külleri dirilsin! Konuşturmayın beni! uslanmaz ozandır bir yanım, destanlar yaratırım kuru daldaki yaprağa. Destanlardaki ağıtlarla çınarların kökleri gibi karanlıklardan fırlar haykırışlarım salınır toprağa. Barıştır Anadolu ey tarih sayfalarını aç Artık ağlamaya vaktimiz yok. Birkaç bin yıldır çok ağladı analarımız körpe bedenlere sarınarak. Kan kırmızı karanfile dönerek bembeyaz giysileri. Ve sen ey kardeşlik duy sesimi! Toprağımda bana, kanımı akıttığım vatanda Hain! diyen dilin utanmadı mı kardeşliğinden? …………. Bülbül-ü şeyda aşkıyla şarkılar söyleyelim, Pir Sultan Abdal’ın sazıyla türküler. Dadaloğlu’yum hey! Köroğluyum! gökleri gürletirim attığım narayla. Demirci Kava’nın ateşiyim zulmü eritirim. Mem’u Zin sevdasıyım. Leyla mecnun çölüyüm. Ferhat’ın gürzüyüm. Yunus’un diliyim. ………… Anadolu’nun en güzel türküsüyüm. “Çanakkale içinde vurdular beni Ölmeden mezara koydular beni” Vuruldum ey vatan! Şimdi ben neyim? Şehit mi, Leş mi? Yazık be çok yazık. Hangi kitapta yazar, dost dosta mezar kazar? Aynı toprak adına,aynı düşmanla çarpışan. Aynı mezarda yatan, aynı omuzda taşınan. Ölürken bile, gülümsemesinde dona kalan. Ay Yıldıza bakan Kürde hainliği! Yapıştıran? ……….. Birden bire bir fay koptu içimde. Bir gecede beni hainleştiren, Sen kimsin de havadan sudan kükrersin? Hiçbir Türk mertliğini kirletmez. Küfretmek Türk! lüğü belirtmez. Önce kafamı ez kendini bilmez, Kimse bana vatanımda “Ya sev ya terk et” diyemez! S …U …….S ………..M ……………U ……………….Y …………………..O ……………………….R ……….. susmuyor dilim yaydan fırlamış ok gibi yok geri dönüşüm Anadolu’yum ben Anadolu! sen bilsen de bilmesen de. Ben onun oğluyum. Kızıl çiçekli bahçelerin başkaldıran gülüyüm. yetmiş iki milletin susmayan bülbülüyüm. ben Anadolu’yum! ....... ……… |
Selamlar, saygılar sunuyorum.