BIKTIM BÖYLE
Üç yıl sonra mıydı bilmiyorum
ama ekimin onbeşiydi biliyorum ekimin onbeşiydi ama ekimin onbeşinde ne oldu bilmiyorum herkesin sular gibi dağıldığı ama herkesin bir sur önünde miydik bir yolda mı semtini bilmediğim bir karakolda mı sonra topluca bir bahçede durduk bıktım böyle sayrılıklardan ateşim çıksa neyse ne neyi bıraksam aklımdan bir suya karışıyor bir büyük savaşda Kıbrıs kıyılarında vurulan ve ölen bir askerin çelik miğferi gibi dipde ışıltısını görüyorum yalnız elimi eteğimi çekiyorum bahçeden sazlıklara vuruyorum belleğimi zalim bir ilk yazdı ama yaşadığımız işte bunu unutmamalı unutmamalı bir ölüm nefes alırken bir dudakta öbür bütün şeyleri nasıl anlatmalı miğferin paslandığını usul usul bir yangının söndüğünü ve suların pırıl pırıl kaldığını bir otobüs Mersin’den Mardin’e giderken o zaman aşkınla dol kalbim nerden ne kadar derlediysen o kadar senin kendine seçtiğin alamet-i farika uzun bir gece görünümünde geçerli hala |