RAMAZAN BÖLE ye dair
18 lı yaşlarda lise yıllarında,
saçları özgürlükçü genç stılı, omuzlarına akmakta. bir elinde suç ve ceza, diyer elinde insan ne ile yaşar, ekmek,su ve hava. bundan dahada muhimmi,özgürlük. omuzlarını büken bir şey vardı, bu ne saçları, ne de özgürlüğe dair verdiği kavganın tatlı yorgunluğu, bu ne bir kürt genci oluşu, ne de dışlanmanın verdiği alçaklık kompleksi, bu ne yakılan yıkılan köylerin kül oluşu, ne de kürtlerin ümmeten kopuluşu. çok sonraları anlayacaktı, belini bükenin ne insanların ummetken halk oluşu, ne de dillerini din edişleri. çünkü gün gelir saçalarını kısaltır insan. kavga,insanın var olma sebebi, türk yada kürt de olsan. insan,köy ve şehir, kendi küllerinden devşirir,onur erdem ve özgürlüğü. yeterki insanlığın kopan ipi yeniden birleştirilsin. gün gelir zülüm biter,savaş biter, özgürlük olur her yanımız. gün gelir halklar ümmet olur, kardeşlik olur her yanımız. gün gelir ayırımlar,kayırımlar biter, birlik olur her yanımız. gün gelir zengin fakir aynı sofrayı paylaşır, adalet olur her yanımız. gün gelir ırk,renk ve dilinden dolayı kımse hor görünmez, onur ve erdem olur her yanımız diyordu ramazan. peki bunca sözlerden sonra neydi belini buken? elindeki kitabın ismine ilişmişti gözleri , suç ve ceza. SUÇ, bilinmez bir kavganın çıkmaz sokağında, kırılan onca genç fidanların ellerine ölüm kusan savaş aletlerini verip savaş çığırtkanlığı yapandan, daha zalim ve daha SUÇLU KİM OLABİLİRDİ? CEZA, ve bir insana verilen ceza, bir insanı değer yargılarından, öz benliğinden,ahlaki değerlerden, var olma gayesinden ve İNSANLığından uzaklaştırmaktan daha büyük bir ceza olabilirmiydi? ve insan kaybolan kamili insanı bulmadan, hiç bir savaş bükülen omuzları düzeltemezdi. ve özgürlük hayali kursaktan kalbe inmez, diyordu ramazan. |