MEKTUP 4
Gece denizin uysal bedenini yırtan
Ve bana acı çektiren umudum Göz kapaklarımı zorluyor bir kez daha Bir kez daha yokluğun eşiğini geçmek için İo’nun başına sardığı O uğursuz sineği Hera Çağlar boyu bir değirmen taşı gibi Bırakıvermiş gökyüzünün karanlık boşluğuna Yıldızların soğuk sessizliğinde zeytin ağaçları Hafifçe okşuyorum başlarınızı Hiç usanmadan Yalnızca bir tek yürek kıpırtısı Bir tek umut soluğu Bu Çınarlı toprağına uzanan Canlı ve altın sarısı güneş Kimse yok seninle aramıza girecek İçime çektiğim sıcak soluğundan başka Yardımsız ve güçlü temizliğinen başka Benim umarsızlığımdan başka Bilmem ki nasıl olacak O aydınlık sevgiyi yeryüzü kabuğunda Beklenmedik renkleriyle zorlamak Unutmayı her çağırış Biraz daha ertelemektir öteye Boğazıma sarılan ellerin ağırlığı Gözlerini görmesem de bilirim sendendir Sendendir bana geçen acımasız duyarlığın Yanlış bir ardıç kuşunun dağlardan Denize süzülüşü Her akşamüstü aynı rüzgarın Aynı kayığı belli bir yere götürüşü gibi Sallanır zaman içinde inançsız yüreğim |