Odamda
Ben miyim bu şeylerin sahibi?
Kafamda bir çocuk var, meraksız. İç âlemim oyuncaktan farksız; Odam, içime bir ayna gibi. Bir ışık oyunu var tavanda Gölgeler seslerle birleşiyor Ve bir karga beynimi deşiyor Azaplar kemirdiğim bu anda. Kardeşini öldürüyor Kaabil, İçimde bir yalnızlık duygusu, Ölüm kadar uzun yaz uykusu, Sıkıntı ile geçilen sahil. Bağlanıyor bir iple, bir sürü Düşünce köyleri birbirine, Çöküyor her şeyin üzerine Hülyam boyunca kurduğum köprü. Ve doluyor sessiz, ordularım, Durmadan dinlenmeden odama. Urbam içinde yatan adama Hayretle bakıyor dört duvarım. Kardeşini öldürüyor Kaabil, İçimde bir yalnızlık duygusu, Ölüm kadar uzun yaz uykusu, Sıkıntı ile geçilen sahil. Ve delirmenin tatlı vehmini Sessizlik odama dolduruyor. Kargam hâlâ başımda duruyor Bulmak’çün beynin cehennemini. Düşüp yatağın dalgalarına Günlerce sürüyor bu yolculuk. Durmadan akıtıyor bir oluk Korkuyu sükutun mezarına. Kardeşini öldürüyor Kaabil, İçimde bir yalnızlık duygusu, Ölüm kadar uzun yaz uykusu, Sıkıntı ile geçilen sahil. Dünyaya tek gelen insan gibi Atılıyorum bir Hint dağına. Giriyor kafamın darlığına Kimsesiz dünyaların sahibi Gidip gidip gelmede aynı his İskeleye ulaşmıyor çima Dikiliyor ansızın karşıma Boynum kalınlığındaki ceviz. Kardeşini öldürüyor Kaabil, İçimde bir yalnızlık duygusu, Ölüm kadar uzun yaz uykusu, Sıkıntı ile geçilen sahil. |