SANAL MI SEVDİĞİM?
Buz gibi bir ekranda sıcak bir merhabaydın sen. En gerçekten daha gerçektin.
Rotasını, klavyeye dokunan parmaklarımızın çizdiği yolculukta ayni durakta karşılaştık biz. Sıcacık bir merhabaydın sen buz bir ekranda. Yalnızdık, yolu yok yalnızdık. Bir şekilde yalnız. Gerçek yasam içindeki sanallığımızdan kaçıp, sanal yasamdaki gerçekliğe soyunmamış mıydık cebimizdeki yalnızlık ağırlaşınca. Sonra çıplaklığımıza kelimelerimizi giyinmemiş miydik! Açıp tüm gizlerimizin önünü, istediğimizce özgür, dilediğimizce deli, yaşayamadığımızca çocuk, inandığımızca kendimiz, nasıl aktık birbirimize zaman içinde, kol bulmuş nehirler gibi. Söylenememiş biriktirdiklerimizi, kırılmış umutlarımızı, bedeli ödenmiş vakitlerimizin bıraktığı fermanı, yitirdiklerimizi sormadık mı, anlatmadık mı birbirimize güvenerek! En gülünmeyecek şeylere bile gülmedik mi çocuklar gibi bir masalın içinde kahkahalarla, haytaca, tüm günün ciddiliğini fırlatıp bir kenara! Olabildiğimizce özgür, kırabildiğimizce rahat, umursamazca kati, tüm öfkemizle, yığılan isyanlarımızın hırsını çıkarmadık mı birbirimizden, başka bir hayattan toplayıp getirdiğimiz nefretlerimizle sessiz harflerde avaz avaz bağırmadık mı! Vurgulardaki samimiyete sığınıp, bir dost göğsü hasretiyle kelimelerimize yaslanmadık mı, sarılmadık mı birbirimize soğuk gecelerin siyah yalnızlığında, ağlamadık mı harf harf!... Yağmuru yağdırdık birlikte, güneşi doğdurduk, ayrı mevsimlerde aynı mevsimin soğuğunda üşüdük, sıcağında ısındık, paylaştık biz. Herhangi bir günün yorgun aksamında dudağımıza değmeyen bir fincan kahvenin tadını bildik, birbirimizin sigarasını yaktık, ayrı koltuklarda yan yana oturduk, paylaştık biz. Dost ziyaretlerine gittik, alışveriş yaptık, saatleri durmuş zamanlarda sokaklarda gezdik, bilmediğimiz şehirlerin uykusuz evlerinde uyuduk, uyandık birbirimize rüyalarımızı anlattık, paylaştık biz. En gerçekten daha gerçektik. Kelimeler yetersiz kaldığında ekranı bir kağıt parçası gibi buruşturup bir kenara atmayı, daha yakında olabilmeyi de istedik. Ama... |