MUSTAFA EREN HOCAM .....2
Yıl 1994 Kırıkkale’ye beraber geldik,
Bazen üzüldükse çok zaman güldük, Düşerek,kalkarak bu günlere geldik, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. Bilgili,edepli,görgülü, biraz da zengin, Bırak Köyleri de Keskin’de yok dengin, Boyun uzun ama,niye betin,benzin solgun, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. Sesin güzel,ailen güzel,her şeyin güzel, Dünyan güzel,inşallah olur ahirin güzel, Kalbin temiz,sözün sağlam,özün güzel, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. Her zaman gözümde o gülen yüzün, Benim halim belli,devamlı hüzün, Dengin değilim, katlandın bana her gün, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. Koyundu branşın derslere de girdin, İdare ederek bu günlere kadar geldin, Talebeye yardımda hep önde oldun, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. Ben kolay kolay kimseye dost olmam, Bu kadar uzun süreli arkadaş kalmam, Sevmesem seninle,köyleri dolaşmam, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. On dört yıldır köylerde beraber olduk, Kızmadık birbirimize devamlı güldük, Koyunlara beraber nazar duası okuduk, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. Bütün arkadaşlarım senin gibi olsa, İnsanlar gayretini ,örnek alsa, Huyu sana benzeyen dostlarım olsa, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. Nereden çıktı emeklilik,çalışıyorduk, Yollarda hiç durmadan koşturuyorduk, Gece,gündüz talebeye topluyorduk, Nasıl unuturum seni,Mustafa eren Hocam. Hüdayi der bende Hocam gibi olsam, Halk nezdinde çalışkan olup sevilsem, Benim halim böyle olmasa,ben de gülsem, Nasıl unuturum seni,Mustafa Eren Hocam. 20.02.2010//KIRIKKALE HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU |