Altmışsekizinci Saat
Ne zaman görüşmüştük seninle en son,
Biliyor musun? Son tartışmayı, son kavgamızı, Hatırlıyor musun? Tamı tamına, Altmışyedi saat kırkbeş dakika olmuş, Sen de sayıyor musun? Tınmadın mı yoksa hiç, Söylediklerini de mi unuttun, Ya, benim dediklerim, Aklına gelip de dolmadı mı gözlerin, Ağlamadın mı hiç? “Talihi yâr olanın, yâr sararmış yâresini” Kanadı mı gönül yaran, Dedin mi düğün benim neyime, neyime bayram. Yaradı mı yoksa sana bu ayrılık, Susma, Susma hadi konuş, Neleri paylaşmıştık seninle. “Hatırla ey peri o mes’ut geceyi / Çamların altında verdiğin buseyi” Şarkilarla konuşurduk biliyorsun hep, Ben; “Mor salkımlı o sokakta” bekleyeceğimi söylerdim. Sen; “Sevmekten kim usanır / Tadına doyum olmaz / Hangi gönül uslanır / Sevenle oyun olmaz” diye verirdin cevap. Şimdi favori şarkin hangisi acaba? “Elbet bir gün buluşacagiz / Bu böyle yarim kalmayacak” mı diyorsun, Ya da ne bileyim, Sezen’den “Adı Bende Saklı” yı mı dinliyorsun? Hiç aklımdan çıkmayan bir sözün vardı senin, “Sevgi sabırla bekleyen yüreklerin içindeydi, sonu ne olursa olsun” demiştin. Ama maalesef sen sabredememiştin. Kaç kez baktin sahiden resmime, Atamadin degil mi, Buruşturup çöp sepetine. Eee, kolay mi gülüm. Ya çekmecende sakladigin şiirler, Hangilerini okudun tekrar tekrar. “Gönül toprağıma yaptım türbeni / Dirilirsen ben ölürüm unutma” diye biten şiiri mi? Hissettin mi o an, Senin için çarpan yüregimi, Takildi mi ara sira gözün saate, “Arardı bu saatte” dedin mi? Gidip gidip geldi mi elin telefona, Sen beni aramak istedin mi? Kolay mı oldu yoksa senin için ayrılık, Harcanmamış mı saydın onca emeği? Düğümlenmedi mi boğazına, Son iki akşamdır iftar yemeği? Yoktu değil mi konuşmaya cesâretin, Onun için yazılı gönderdin bayram mesajını. Bugün yerinde miydi bâri neş’en, Gönül yıkan kumandan edâsıyla, Takmış mıydın başına zafer tâcını? Her neyse, Geçelim istersen bunları, Bugün gelinen bu noktada, Ya sen ne yaptın diyebilir misin? Tahmin edebilir misin neler yaptığımı, Ya da bana sormaya cesaret edebilir misin? Hayır, hayır sorma, Yine eskiden olduğu gibi Her şeyi ben düşüneyim, Sen merakta kalmadan Ben söyleyeyim. Sensiz nasılsam eskiden, Şimdi de öyleyim. Yine de var tabiî bir fark, Bu kez bıyığıma da düştü ak. Aklımdan geçmedi desem yalan olur ama, Ben senin resmini yırtıp atamadım. Seni unutmaktan bahsetme hiç, Ağzından yel alsın derim bu sözü, Kor gibi dursa da yanıyor hâlâ, Yüreğimde yaktığın aşkın közü. Ve duramadım yine, Sensiz yapamadım, Aldım elime kağıt kalem, Bu satırları karaladım. Senin anlayacağın hâlâ, Şiirimde sensin, Gözümde sensin, Gönlümde sensin, Çünkü sen, herşeysin! |