MEKTUP
boş bırak düşlerini
ben geleceğim kucağımda yaratmanın sevdaları ve akşamüstlerinde sonlu bekleyişlerin karanlığı tahta pervazlara takılı kalmış çınar gölgelerini kanattığı hiç yaşanmamış Nerime Sultan anılarını dürüp ben geleceğim arnavut kaldırımlarının taşıyamadığı yükümle kendimi yine bir yerinden söküp kırık dökük sevgilerin ut tellerinde tınlayan o veremli yazgısını yine de bir çiçek gibi iliştirip gönlüme o yalnızlığı Bizans’tan kalma İstanbul gecelerinin sokak camlatan yağmurunda kendimi ağır bir yük gibi çeke çeke Emirgan sırtlarından yorgun ve telaşlı biraz daha eskimiş, biraz daha solgun ve biraz daha acılı ben geleceğim dolu da olsa yaşlanmış kucakları sahici ve acıtıcı gözyaşlarını bir mahsup gibi taşıya taşıya acılar defterinde kimselere göstermeden usulca ve çok saklı ben geleceğim bir ticaret kentine |