KARANFİL
Kulağında karanfil taşıyan halkımın oğulları
Atlanın gidiyoruz. Buğulu bir şafak vakti yeniden düşüyoruz yollara Eski zamanlarda olduğu gibi Dersimiz tarih.Unutmayın kaldığımız yeri yenilmedik daha Masal alın koynunuza.Belki dönmeyiz uzun zaman Masalllar hatırlatır size doğduğunuz yeri ilişkiler iklimini çocukluk taşınabilir bir şeydir alınsa da elinden geçmişi. Tütün ve tarih koyun torbanıza.Kekik ve dağ ateşleri Şafağın bin yıllık anlamını, suların ve çağların sesini ezberleyin, bilinmez otların adını hatırda tutar gibi, Ten rengi aya bakın son defa yani geride yaşanmış ve yaşanacak bütün yaz geceleri kaçak aşıkları, uçurum bakışlı firarları, mağrur eşkiyaları saklar gibi kilitleyin yüreğinizin kalelerini Anka ve Anahtar, ikinci bir emre kadar Kaf Dağının ardına gitti Kulağında karanfil taşıyan halkımın oğulları Toplayın çadırlarınızı.Eski zamanlarda olduğu gibi Çığ geliyor.Çağ çöküyor. Gidiyoruz. Dudaklarınıza ninni, ıslık ve destan alın siyah sünnet çekin gözlerinize Alıcı kuş telekleriyle Ki ışısın yaprak yeşili gözlerinize kıstırdığınız farz olan öfke çapraz asın tüfeklerinizi çağın dışına sürdüğü eski masallardaki eşkiya resimleri gibi yurdundan ve yüzyılından kovulmuş çocukların tarihinde gelenek kimi zaman başkaldırma biçimi... Teni tarçın kokulu halkımın oğulları Atlanın.Bizi bekliyor ay akşamları daha yola çıkmadan eksiksiz anlatın çocuklarınıza aklınızda kalanları ağızlık, tesbih ve tabaka bırakın yolları ayrı düşmüş arkadaşlara belki görüşemezsiniz bir daha yükse kuşlar dorukları sever ölümse çıplak kaldığı dağları Atlı bozkırların sararmış hülyalarını eski sözcüklerin yüklü çağrışımlarını yanınıza alın. Sabahı karşılayın her günkü sabahı gülümseyin yüzünüzün sığmadığı kuşlu aynalara mayın diye gömün yüreklerinizi ölülerinizi verdiğiniz toprağa vedalaşın denkleri toplanmış geçmişinizle unutmayın göçmen tarihlerden, yerleşik zulümlerden geçilerek varıldı yüzyılın eşiğine sonra gece nöbetçilerinin yüksek rakımlı yalnızlığını alın yalnızlık kullanışlı bir şeydir, bazen iyi gelir gerektiğinde yalnız olmayı bilmeyenlerin inanmayın beraberliğine sonra sabır.Mazlumların ve bilgelerin bize tarihsel emanetidir, her yerde yeni anlamlarıyla denenir. Ve her çağın hurafeleri vardır kurban alır, kurban verir Geçer devran, takvimler el değiştirir.Gün gelir zulüm de göçer Zaman örter her şeyin üstünü Uzağı gören çocuklar bilir gelecek uzun sürer.... Atlı ay akşamları Sönmüş yanardağlar.Gecenin ormanında ilerleyen ölülerin rüzgarı yanık fısıltılar... gelecek günlerin düşünü kuran kaç tarih çadır kurup sökmüş burada yalnızlık kalmış yadigar bir de gökyüzü gökyüzünün mayınları yıldızlar hem saklar, hem açıklar çoban yıldızı, samanyolu, kervankıran kapı komşumuzdu burada gittiğiniz yerde de parlak mıdır bu kadar? Şimdi menzili yurt tutanlar ne yollar, ne yıllardan geçeceksiniz çiçek atın yenilmiş asilere güvenin her çağda ve her yerde uzakları iyi bilen çocuklara kenar adamlarına, ateş insanlarına birliğiniz dağılmaz göç yollarında ey gurbete çıkmış halklar Atlı ay akşamları kalın şayak bir gece, esiyor rüzgar gidiyoruz geleceği olmayan bir yere ardımız sıra esiyor ölülerin rüzgarı daha şimdiden başka yerlere gömülenlere gidiyoruz kalın şayak bir gece geride ne çadırlar, ne tarih, ne saltanat yalnızca rüzgarın sesi bizi uğurluyor. Ay vurmuş alnına bütün ölülerin yatıyorlar kimsesiz koyaklarda ilk vuruldukları sıcaklıklarıyla sanki dokunsalar birinin omuzuna hep birden, her şeye yeniden başlayacaklar ilerliyor gece, geçiyor ay nesnelerin boşalan dünyasında yer değiştiriyor aydınlık, tarih, mevsimler kimsesiz koyaklarda ölüler ve ay Kulağında karanfil Teninde tarçın Gözlerinde göç var Döner bir gün Anka Kilidinde döner anahtar |