ANAKİN
kimse öç alamaz benim masumiyetimden
dizelerdeki zehirle kaç hafıza gezer dilimin altında bilinen yılan dağları iğne deliğinden geçirir kimsenin zamanına uğramadan tenha kin uzak gölge hileli köklerde demlenen içimizde dinmeyen kuytu mevsim vaktini bekleyen düğümlü sarmaşıklar gibi kalbim öldürür herkesi ah kimseden sorulmaz ki hiçbirşey yapmamanın zehri gövdeye indirilmiş sözlük kullanırken azalan vahşiliğin likit beklentisi içimizde çakallanan şimdi, burada ve hiçbir zaman taze hikayelerle yamanır yaralı bellek tuzak yeni tehlikelerle gövdelenir hiç kullanılmadıkları boşluklarda sanrısını tetikleyen kelimeler tanıdık bir yabancılık kazanır başkalarına anlatıldıkça çınlayan eşyanın teslim aldığı hayatların bilgisi sızamaz esrarımıza her iklim kendi mutlağını ararken kilitli hayallerin yer değiştirdiği aynalardan aynalara yepyeni bir boşluk kalır damarlarımda sahipsiz akan kuraklık gürültüsü vahşi kan çöl kanunları geçiyor göçümün unutulmuş ormanlarından kin bekliyor kınında borçlandığı zamanları geri göndermek için kullandığı günahlara yemin ve rehin ne kadar ikizse kalbimize ölüm aşkta seğirir kimseye aldırmadan geçen mevsimler gibi biz kendimizi tanıdık sanırken yıllar bizi kendiyle değiştirir ancak şiirle söyleyebiliriz: kendimize bunca yabancılık bizi tanıdık kılan kırmızı netice, kızıl kin kandan alınmış rengin verimi ömrün birçok çaprazı gibi uzaklık kazanır görüldükçe aşkla öldürür, ölümle aşık eder ruhun duvarlarına köpürmüş kara is karanlık iklim uçsuz gerçeklik kendini yaşar sahibinin görünmezinde ne kadar yolculuk etsende dibe içinden çıkamadığın içindeki ölü çocuk her şey ne çok belli derken ne çok belirsizlik anaya babaya yar a aşk kadar derin aşk kadar büyük kin yıllara eşlik eden sinsi nabız saydam zırhlarla korunmuş büyük şemsiyesi gündeliğin balık gözlerinin bile göremediği derinliklerde bizden sonrakilere devrettiğimiz bize teğet kuşanmış gizlerin bazen yanılıp aşk deriz buna zaten yanılmadan diyemediği hiç kimsenin dipte derin damar aşk, en köklü kin ana baba yar bir gün hepsi kaybolur birbirinin yarasının içinde derin, çok derin toprağın bilinen sırlarıyla kendimden yapılmış mezarımı örter gibi bağışlıyorum suçlarımı bilmediğim bir karanlığa ne kadar ödeşsen de ömrün yetmez bizi biz yapan içimizin saklı sularında bizden habersiz yaşayanlara aştım sandığın bir eşiğin ayakları altında bir gün bir damar uğultusu vurur dünyaya ölerek bile kaçamazsın aramızdan ehlileştirilmiş tekrarlarla yaşanan sayıklama yeniden döneceksin buraya imkansızdır aşk insan imkansızlaştıkça dünya başka bir yer olana kadar: anakin |