Hasret Mevlana‘’Dinle ney nasıl şikayet ediyor Ayrılıkları nasıl hikaye ediyor’’ Ayrılıklar Mevlana -Hasretler- Diyorum ki Açlığı soğuğu Ateşi ve ölümü yaratan Tanrı -Ne vardı sanki- Ayrılığı yaratmasa İki kere ölmek olsaydı Bin kere ölmek Ayrılık olmasaydı Hasret olmasaydı Mevlana Şems de olmazdı mutlaka Ve o çocuk için O kurt yavrusu için Kaf dağı da olmazdı şüphesiz Ve ben Soylu bir hasret in ozanı olmazdım -Soylu bir hasret- Zorlu bir hasret diyorum da Soruyorlar ‘’Hasretin mi büyük Allahın mı’’ … İki kere ölmek olsaydı Bin kere yanmak cehennem ateşinde Ayrılık olmasaydı Ayrılık olmasaydı Mevlana Günahımızda olmazdı Olmazdı ki Günahkar yapıyor insanı bu hasret ‘’Gel gel ki Ayrılığınla ne akıl kaldı bende ne din’’ Sen ‘’ gel’’ demektesin Ben gitmekten yanayım Deli ırmaklar Yüce dağlar Ve ucu bucağı olmayan bozkırlarda Bir kısrağın memesinde mey Bir rüzgarın soluğunda ney Tanrı yanı başında –Yakınında- Orda lafla değil Şiirle konuşulur Bilekle değil silahla değil Yürekle dövüşülür Bir sevda ki Öyle bir sevda ki erinde dişisinde Ördek gibi değil kaz gibi değil Boz kurtça sevişilir Velhasıl Mevlana Senden tamı tamına 716 yıl sonra Bir vatan özledim Bir soy özledim Bir iman özledim Sordular ‘’Hasretin mi büyük Allahın mı’’ ‘’Yakınların zulmü en çetin zulümdür İnsana Hint kılıcından beter işler’’ Kalktı kılıç düştü kelle Keşke iki kere düşse Bin kere gelse ölüm Ama ayrılık Mevlana Ama hasret Yakınların zulmünden baskın Hint kılıcından keskin Hasret Mevlana Hasret daha da büyüdü şu sıralar 11,04,1989 Eskişehir |
ver nekûbî der-î hicran çi şeved*
Ayrılık kapısını çalma bir gececik diyor ya O, misâldir şiire.
Var olunuz dâima.
...