ARABİSTANLI GELİN
Mavi gökyüzünde bir bulutum,
Sevda yüklü yağmurlarım var benim, Seni gördüğümde kendimi unuttum, Küçüktün daha, hayatı öğrenecektin. Dedim var git yanına usulca, Bak o güzel gözlerinin en gerisine, Sevdiğini söyle, kulağına fısılda, Diyemedim, korktum yitmekten gözlerinde, Yağdım damla damla, başka topraklara, Senden kaçmak için uzak memleketlere, Sabahtan akşama dek yalvardım rüzgara, Götür dedim, katlanırmış gönül göz görmeyince, Güç buluyordum varlığını hissettikçe, Gözümün önünde çığ gibi büyüyordu sevgim, Yad eller tutuyordu narin ellerini, Gözlerinde mutluluk vardı, tesellim bildim. Gölge düşmesin diye sustum sevgili, Sen lüks arabaları aşk sanırken, Başkaları ararken ince belini, Varlığımdan bile habersizken, Delice sevdim ben seni, Yetiyordu bana sabahları gülümsemen, Sonra şimşekler çaktı, hava puslandı. Ayrılık denen acımasız yolda buldun kendini, Sevmelerin benimki gibi karşılıksızdı. Gözyaşı döktün geceler boyu, Sen, sadece sen biliyorsun sandın acını, Senin gözlerindeki hüzün, canımı yakıyordu. Kimsesiz sokaklarda asi bir çocuktum. Oyuncakları çalınmış, düşleri parçalanmış. Dudakları bükülmüş, ha ağladı ha ağlayacak, Hayatta seninle büyümekte varmış. Kim derdi ki sevdiğin insan el olacak. İçimdeki bilge, beklememi söyledi, Aşk sanır insanoğlu yaşadığı sevgiyi, Buldum diye düşünür ve sever. Zaman gösterir insana gerçeği, Bir otobüs gelir, ayrılık durağından biner. Yüreğinde kalır aşkın neşter izleri, Kanar durmadan, muhralaşır, geçer. Daha küçük o, bekle öğrensin her şeyi, Gün gelir gerçeği görür o gözler, Bekledim, bir çığ gibi büyüdün. Savruldun yapraklar misali, Gittin ama uzak diyarlara, Yüreğimdeki seni hiç götüremedin ki, Varlığını hissettim yokluğunda, Izdırap dolu mavi gecelerde düşündüm. Mutluluğu buldum varlığında, Gölgenle imkansızlığımın yanına düştün, Sildin hayatında ne varsa küçüğüm, Vazgeçtin en önemli değerlerinden, Gönlüne ağır geldi bu ilk sevda, Pire için yorganı yaktın. Sana gitme demek istedim, Kal bu şehirde, kal benimle, Yapma bunu, kıyma kendini, Desem de yaptın söz dinlemedin. Bir “Evet” demekle, acılar unutulacak sandın. Küçüktün, öğrenecektin. Nazım’ın Piraye’si ne ise onun için, Mecnunun Leylası ne ise, Benim içinde sen öylesin. Ben bir sultanı olsun istedim gönlümün, Sen sultanı olmayı yeğledin yaban illerin, Doldu insanlar, kuruldu dernek düğün, Eller açıldı semaya, dualar senin için, Sen ardına bile bakmadan gittin, Yüreğinde ağır bir sevda ile, Yüreğine girmeyi başaramamış bir adam, Bir sefil bıraktın geride, Peki sen dayanamadın en küçük acıya, Soruyorum sana, ben dayanabilir miyim? Yüzleştim kendi içimde kendimle, Sana ak kolların dolusu bilezikler, Lüks bir hayat, yat, kat veremezdim. Mutluluk verirdim ancak, delice severdim. Sana cariyem diyemezdim küçük prensesim Canım derdim. Ne desem boş biliyorum, sende bilirsin. Bu sevdanın özeti on üç harf işte, S-e-n-i S-e-v-i-y-o-r-u-m, Arabistanlı gelin. BAKİ EVKARALI Not: SEVDİĞİN SENİ SEVMEZ, SENİ SEVENİ SEN SEVEMEZSİN. |