En Fazla İçimde Ölürsün
En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere Kızıl sonbaharım Hangi aşk kendi fırtınasına dayanabildi Ellerimde çoğul bir gölge kuşu Adının arkasına basmadan yürüdüm Alnımda birikti çizikler Adımdan çıkardım aklımı Aklımsız kaldım Neylersin İnsanız Ne yapsak eksiğiz işte Ölüme ayarlı saatiz En fazla içimde ölürsün Sorarım Şiir papirüslerinin hangi köşesine karaladın beni? Hangi hare’mden yakaladın da çiğnemeden yuttun gözlerimi? Kekeme repliklerin ezber bozduran kuşu Hangi rüzgârlara sattın da saçlarını Devrik cümlelerimin öznesi oldun? İçindeki kötü senaryoların kahramanı olmak istemezdim Dağıldı bak derlenip toplanmış dağılmalarım En fazla içimde ölürsün Nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana Kalan gidene denk neyi varsa susuyor. Ve susmak inceltiyor her yarayı Ve susmak bakmak oluyor Gitmediğin her yere Kim tutuklanmış yalnızlıktan Gizin içine gizlenen kim Söyle beni nerene sakladın Ki şimdi bu kadar sokaktayım En fazla içimde ölürsün Karla karışık yağarsın yara Bereme Karma karışık kalırsın cinnet şeridinde Kaldırımların kaldıramadığı her neyse işte Bulamadığın her ne varsa büyük yıkımların izinde Sana borcum olsun Hiç yazılmayacak bir şiirin içinde En fazla içimde ölürsün Yanağında yanar avucum Avucumda imlası bozuk bir şiir kalır Gözlerinin namlusu döner, yakar kirpiklerimi Kulağımda bir tepenin rüzgârı uğuldar Gırtlağıma kadar aşka batarım Yeteri yok. Eksiği fazla. Neyin kaldı eksilenlerden arta İçeri doğru kapanan bir kapıydın Saçlarından geçtim önce Ve kendimden öylece Neyim yoksa var bildim Eğildim Eksildim Eridim Bir seni bitirmedim Hangi rüzgarlara sattın da saçlarını Uğultusuna tutunamadın Ömürden nefes çalarak ne kadar yaşarsa insan Öyle yaşadım gözlerini Tenimde itiş kakış Cebimde depremlerin Esrarlı gece ayinleri Volkanik şiirler Usul usul giymedim mi sözlerini Yalnızlığın tiradını kapamadım mı her sefer Sensizlik seni anlattı en çok Vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti Söyle saçlarında öldüğüm Bir geri gidiş kaç günde gelirdi? En fazla içimde ölürsün Cesedini sürüklerim gittiğim her yere Tenimin yırtıldığı yerden mi girdin içeri Açar gibi yaparak açık bir kapıyı Beni ikiye böldün Hadi içimi kendine aldın da Beni nerde bıraktın Hangisini seçerdin benim için Ve hangisinden vazgeçerdin kendin için Ben yarama çoktan sen bastım Yaşım kadar gencim Adın çabuk diye geçti Ardında aç köpekleri bırakarak Ezberimden geçtim. Hızla biten aşk şarkılarından geçtim Senden bir şey eksiltmeden sana çok şey bırakmaktı aşk Bildim Biz dalkavuk bir aydınlığın yerine Onurlu bir karanlığı seçtik Ve bir öyküden ağlarcasına geçtik Cesurduk çünkü Kendimizi kendi düşlerimizden kovacak kadar Ömrüne yüz çevirmiş iki masalcıyız Gerisi hiçlik Gerisi yokluk Sensizliğin anlattığı ne vardı senden başka Bir hayatın tüm yanılgılarını Saçlarında çözdüm Şimdi beni hangi yanımdan susacaksın Sessizlikte bir dildir Çoğul susulur Pusulur Şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın Yıkık şehrimin izbesi En fazla içimde ölürsün En çok Gözlerime gömülürsün. Gözlerimi kaparım Vasiyetimi yazarım |