O ŞEHİR
Ejderhalar kaynıyor dağılmış sokaklarda,
Bir takım insanlar gül diye kaktüs koklamakta, Şehrin kaldırımlarına saklanmış yoğunluklar da, Kavgasının adını düzen koymuş dehalar… Yoğun düşünceye zaman yok düşüncesinde, Gökyüzünün bulutları yayılmış yol belirlemede, Sergiler açılmış şehrin yaşanan vahadetinde, Kimi duygusal yaşamda kimide dertten inler.. Varlıklı üç beş kişi ortalıkta ve yığınla taksiler, O şehir isyanları oynar ama kendince inler, Bu yüzden temiz durmaz üstüne sis perdeler, Kapalı kapılar ardında herkes bildiğini işler.. Boyunlarında madalya gurursuzluk nişanesi, Güller açmayı unutmuş kalmamış ki hevesi, Kaçmış herkes kalmamış, kaybolmuş neşesi. Ceplerde kalmamış bir şey bazısının dolmuş kesesi.. Aslında virane olmuş içinde az kalan ağaçlar, Bu yoldan ara sıra geçer suskun insanlar. Bir tek onlara dokunmamış hain kurallar, Ejderhalar dolmuş onlarla kaynıyor sokaklar.. O şehirde insanlar kaktüs kokluyordu, İyi güzel diye lanetler edip kusuyordu, Hiç uğruna insanlar oradan oraya koşuyordu, O şehir aslında gelecek baharı bekliyordu… |