Dili ayrı can olsa, rahmet ederdi feryadıma!Yar… Alıp götüren Zamanı mı şikayet edeyim Halimin dinmeyen hasretini Nasıl bir şifa ile söyle dindireyim Kime gideyim, Nasıl bir umudun vecdine gireyim, Buruk kalbimi sakinleştireyim Derin suların sessizliğini Ruhumda hissederim, Sabır içinde ki o nasibimi beklerim Tohum, Topraktayken, Ağaç halini bilmez İdraki bu badirede Ona geçit vermez, Kendi ahvalinin ötesini göremez Bulunduğu hal üzere İtiraz etmeyi hilkatine sindiremez, Sahibine karşı asileşemez Şahit olduğu ve içinde bulunduğu Mecrayı bir gün Terk edebileceğini de bilemez Batında ki can, Umuda koşan Furkan’dır Ruhundan tebarüz eden senada o an için çıkandır, kıyama durandır Fark ettikçe ardır, Geçirdiği vaktin muhatabıdır, Emr-i bil mağ ruf için var olandır Yaratmak kalbin sultanının fermanıdır, Yaratılan imtihan içinde yaşayan hicrandır Ölüm, Doğumun ve ahirin mizanıdır İnsan, yaratılış Ve akıl muvacehesince Muhatap olan senadır İrade ve ihlâs şümulünde ki heyecandır, Tercihleri nispetinde hak kazanandır Her neyi diliyor Ve onun için azmediyorsa, Fırsatı tanınan en şanslı mahlûkattır Nail Olmadığı, vakıf olmadığıdır Vukufiyet ruhun ve kalbin lisanından Neşet eden bir farktır İnsan kemale erdikçe, Sabır ve çile içinde demlenmeyi İçine sindirdikçe aktır Karalara bürünmek, Nefes nefese Lafıgüzarlık peşine düşmek Ne büyük bedbahtlıktır Seni senden Alan bir an var unutma İhmal ettiğin vicdan, Nebilerin payesidir, Sakın uzaklaşma Aşk, hak ve hakikatin şiarından Tebarüz eden vuslattır, Nafile yere avunma Nefsine itibar edip, Esaretini her geçen zamanın Hicranını artırarak boş yere ağlama Mustafa Cilasun |