Baht Karası/Zemheri Güneşiİki terminal arası dinlediğim şiirler anlatıyor seni bana, İki ayrı şiir oluyorsun meleğim, İki ayrı şehir. Biri kucaklaşmaları fısıldıyor kulağıma, Diğeri cam arkası el sallamaları çağrıştırıyor. Kuru bıraktığı dudaklarımı gözyaşlarıyla ıslatan, Adamlığımı ruhumdan çekip çıkaran, Sonra omzuna asan mert kadınım, Dilara’m… Aklıma sen geliyorsun,aklım başıma geliyor. Önce masum bir çocuk olu veriyorum daha sonrasın da iyi bir insan… Sevdiğim, Hafızası ayrılıklarla kirletilmiş, Asıl kimliğini yitirmiş, Beyni ifaal edilmiş bir adamın unutamadığı tek gerçeği, Yediveren ağacımın,Dört mevsim açan limon çiçeği, Dilara’m… Ben, Sen ile var olmuşum,önceden sanki yokmuşum. Kalbimden,aklıma gelmelerinde bedenim en şiddetli depremleri yaşıyor, Ve o an dizlerime ağar geliyorum,dizlerim sen bendeyken sanki beni bi kenara atıpta seni taşıyor... Sima’sı beni andıran aslen sen olan bir ateşe dönüşüyorum bazen sen olmadığında, Ne yanıyor,ne eriyorum. Aslında gerçek şu ki; Ben senin olmadığın alevlerde bile kalıp kalıp buz tutuyor,tüm kalıbımla Üşüyorum.. Bir bilsen bende ki seni, Ah bir bilsen içimde ki yerini… Hayalinle uyumadığım daha doğrusu uyuyamadığım bir tek gecem bile yok, Aklıma düşmediğin hiçbir anım yok, Uzaklığın zehirler her yanımı, Sevdiğim, Ve uzaklığın felç bırakır sol tarafımı… Baht karası gözlerin neden artık hep kederle bakıyor ? Zemheri Güneşim, Yokluğun daha bi başka yakmaya başladı canımı, Şimdilerde gecem,gündüzüm,dünüm ve her günüm ah, Kutsal kitaplara girmiş olan adın, Sanki bir bana haram,sadece bana günah, İsmin ecel olsa anmaya, İsmin Cehennem olsa ateşinle yanmaya, Ve ismin yalan olsa kanmaya hazır değilmiydim ? Dilara’m… Şimdi terminalden hareket etme vakti, Bir zaman sonra, ayrılık otobüsü beni senin olmadığın şehrime götürecek, Hoş kal, Hoş çakal, Hoş çakal kadınım… Unutma gece güneş’im bir seni helalim bildim, Bir seni bildim. Seni bir bildim… Çağlar Öcal |