ANKARA’DA TARİH KEBABI
Rahmet yokmuş o çağda, kuru şehir; “enkuru”,
Moğollar döşemişler, boru üstüne boru. Galatlar düşük ücret verirmiş her insana, Ta o günlerden girmiş “Angarya” bu lisana. Etiler’den keçiyi öğrenmiş bütün dünya, Keçi yünlerine de “Angora” denmiş güya. Bizans yerleştirmişti çan şeklinde bir kaya, Kamusal alan oldu, şimdilerde “Çankaya”. Şu irticaya karşı yapılmış sağlam kale, Unutulmuş da kalmış, yan taraf “Kırıkkale”... Bir çağda yapılırmış hep “geyiksel söyleşi”, O çağdan hatıradır şimdi “Hitit Güneşi”, Büyük İskender burda kesmişti gordiomu, Ankara şimdi keser kılıçla herdüğümü... Yıldızlarla oynamış burda meşhur Avgustos, Oynanır o oyunlar bu gün de her ağustos. Hammurabi’ye ait galiba bu öngürü; Türke başkent olacak demişti şu “Engürü”... Binyetmişüç yılıydı, Malazgirt’in ertesi, Ankara’dan duyuldu, Türk atlarının sesi... Gözler Ankaradaydı, dedemin muradı var, Ankara’yı fethetti Murad Hüdavendigar.. Yıldırımı silmekti hedef o gün cihandan, Aksak Timur Filleri yürütmüştü Sincan’dan. Burda bir tarih pişti, yapılıverdi kebap, Mustafa Kemal verdi, “Vahşi Batı”ya cevap... Dur sen ey, Türkiyeme ömür biçmek isteyen! Bil ki Başkentimizdir Ankara, ebediyyen! 27.11.2006 |