FALCININ KEHANETİ
Çarşaf gibiydi deniz
Güneş parlaktı; baharın en güzel havası... Bir gün öncesinin yağmur kokusu Ve martıların kanatlarına takılmış Çığlıklarının müjdelediği taze ümitler... Ansızın bir falcı çıkageldi Sefil kıyafeti ve karanlık yüzüyle Israr etti gelecekten haber vermeye İki dilek tut dedi içinden Bir nazar boncuğunu tutuşturup elime Anlamsız garip nesneler döktü önüne Ve başladı gaipten anlatmaya bana dair Geçmişimi tutturmuştu lakin Geleceğe dair söylediklerine gülüp geçtim Cebimden bir tekliği avucuna bırakıp gittim Bazı sözleri kaldı zihnimde yarım yamalak İyi niyetimden kaybetmem ve ağır söze gelememem... Ha bir de üzülecekmişim ve uzun yola gidecekmişim! Nerden bilebilirdim ki daha akşamına kalbimin tam ortasına Zehirli bir hançeri, yârin elinden yiyeceğimi...! Ahmet ASAL |