Gidiyorsun Yani
Bir tek sen biliyordun bu evde yaşananları.
Şimdi kapıyı ardına kadar açıp gitmene yüreğin nasıl el veriyor. Gidiyorsun yani. Ondan mı bu umarsız susuşlar ve küskün bakışlar. Gidiyorsun işte Başkalarının yüzlerine gülmeye. Ağlamayı sevmezdin sen, Hiç ağlamadığın yerden ağlamamaya gidiyorsun. Oysa seni en çok onlar ağlatacaklar. Bilmiyorsun, bilir gibi yapıyorsun belki de. Ne git diyebiliyorum sana, ne de kal! Yüzümden öpüşlerini silmeye bile cesaret edemiyorum, etmeyeceğim de. Şimdi bir sigara yakacağım ve pencerenin ahşap pervazlarına yaslayıp gözlerimi gidişini izleyeceğim. Yağmur yağacak birazdan. Gidiyorsun yani. Yine gel demek bir şeyi değiştirmeyecek biliyorum ama gel. Beni görmeye değil, seni görmem için gel. Bıraktıkların, unuttukların yetmeyecektir bana. Biliyorum, şimdi sen şu kapıdan çıktıktan sonra ben ardından koşup seni aramaya başlayacağım. Hiç bilmediğim yerlerde günlerce seni arayacağım. İnsan sevince böyle oluyor işte. Ne gidene dur diyebiliyor ne de onu unutabiliyor. Ama unutamayacağım bir sevgili olmayacaksın hiçbir zaman. Sen gitsen de ben yine her sabah sen yanımdaymışsın gibi uyanacağım. Yine masamızı cam kenarına kurup, iki bardak koyacağım masaya, iki kaşık, iki tabak, iki çatal… İki kişilik bilet alacağım sinemaya… Gidiyorsun yani. Gittiğin yerde beni unutturacaklar sana, Ve benim dışımda geri kalan her ne varsa. Bilmiyorsun oysa ki, Bir gün hiçbir şey olmamış gibi geleceksin. Geldiğin bütün yerler yabancı olacak gözbebeklerine. Tanımadığın yüzler kusacak sana bu gidişin bende bıraktığı öfkeyi. Gülmeyi unutacaksın Ve artık ağlamayacaksın hiçbir veda sahnesinin seni üzmesine. Gidiyorsun değil mi? Git, beni burada unut ve öyle git. Kalmak bir şeyi değiştirmeyecek ne de olsa. Bıraktıklarım artık senindir, Ve senden kalan ne varsa hepsini bırakıp ben de gideceğim, Senin çıplak ayaklarının değmediği bir yere. Hadi git, Yastığımın kenarında unuttuğun bir tel saçını alarak. Gidiyorsun işte. Bir sonbahar sabahını hatırlatarak, İçimden geçen milyon yıllık bir aşkın öyküsünü sokak çocuklarına bırakarak, Söverek içimde tutamadığım bütün cümlelere. Dinle; Biraz önce söylediğim ne varsa unut. Bana ait olan ne varsa, Ve öncesini de. Adımın taşıdığı anlamı da unut. İçinde taşıdığın katilin beni öldürmesini isterdim. Bir gidişin hikâyesi bu. Yazdığım kaleme, Ve yaktığım sigarayı kabul etmeyen dudaklarıma bak. İçinden taşan sevinçlerine bu sessiz gülüşlerim. Parmak uçlarından damlıyor bütün susuşlarım. Susmak yetmiyor bana. Dur bekle, Ben de geliyorum. Seni götürecek olan o taksinin ardından son bir kez el sallamak için. Dur bekle, Son bir kez Dön ve bak, Bırak alnıma son öpüşünü. Sen şimdi gidiyorsun ya, ben yine sayfalar dolusu yazacağım. |
Nasıl,
Nasıl bir emek; yetenek, ses...!
Tebrik ederim..
-Nesibe