Başımı kalbine koysam, gözyaşımla uyansam!Ne kadar ihmal ettiğimi Asabiyet içinde serdedettiğim serkeşlik ve densizlikleri Düşünmek adına hoyrat ve kurak izan ve sine-i melalimimden zerkettiklerimi Mahcubiyetin en bariz misalini, gönlüme sancı veren idrak ve ibret hikayelerimi hasrederken Ne kadar vefalıydın Sanki azmin ve sadakatin en masum halinden serdin Hiç şikayetlenmedin, sukutunla ömre bedel bir merebbi edasında ki naiftin Neden bin hüzün içinde virane halime sabrettin, ümidini terketmek adına çaba göstermedin Sanki ben efendi, sen ise köleydin Tahakküm etmek adına ne kadar cefa varsa yüklendin Gözyaşlarına geceler şahittir, nefesin kaline hüccet nasıl gereklidir, yüz çevirmedin Belki nasibimdir dedin, kanaat etmek için bir ömür çile çektin, asabiyete hiç tenezzül etmedin Senin halinde edebi ve irfanı anladım Yıllarca sukun bırakan hadsizliğimi ne kadar zarifçe anlattın Ne düşünürsün, ne istersin, nasıl heslarini saklarsın, hiç mi başkalarına bakmazsın Hiç sızlanmadın, yüzünü ekşiltip çaka satmadın, kanaati ve sabrı yeniden dirilişin için arlandın Seni düşününde utanmamın vaktidir Kul olmam için hangi zaman kalbime inşirah verecek zahittir Okuduğun kitaplar, vaktine nispet eden uykusuzluklar, sabrı kışkırtan dayanık kalmalar Senin azminin ve teslimiyetinin şiarıydı, eğer edep halime nazar ederse kalbinden nükseden farktı Şimdi nazar ederken sana üzülüyorum En taze zamanlarını heba ettim, yordum ve bin hüzün vererek yıprattım Bilmem ki bağışlar mısın, hadsiz ve hudutsuz tavırlarımdan çektiğin ezaları yüreğinden atar mısın Sevgi senin en tabii halindi, güle bezenmiş sessiz melalindi, gözlerin yaşla dolarken umut seninleydi Artık her halimle sana muhtacım Fersiz gözle, takatsiz dizle, vefasız kalple,futursuz dilimle duacıyım Ben ki karalanmış bir sayfa misali lekeleri içimde taşırım ve hırçınlığımla yol alan canım Sen ki hak ve hakikat adına gönlünden geçen, hevesini kesen, vaktini rızaya havale eden fırsatsın Mustafa CİLASUN |