Düşünmek, halin mecrasında nefeslenmektir!Ne vakit sığlığımla yetinsem Kalbimin hicran kalesini gizleyip, tefekküre yönelsem Kırılan ümitlerimi yadedip, serencamıyla ibretine kal etmeyi dilesem Yalnızlık rıhtımında gönül kitabımın sayfalarını yazmayı hakkıyla becerebilsem Hoş bir seda ne manidar olurdu Göçüğ gitmeler bir nebze olsun anlam bularak durulurdu Yüreğimin fırtınası dinmese bile, ruhum için kakikaten sürurla buluşurdu Lahzayı haşyetiyle titreten ne varsa mütebessim bir eda ile sinemde ki gülü yoklardı Hasreti dinmez kalbimin bilirim Firkati ne müşfik bir haz ne deyim, sanki mecnun ve viraneyim Gün yok ki sukut etmeyi düşünmeyeyim, lakin ecelin insicamıyla hali hasredeyim Yanmanın hiddetini ve sessizlik içinde ki cehtini gayretim nispetinde serdetip, serinleyeyim Nefes vardır, şevkle yol alır Hicran her ne kadar müptala olsada gönlü açılır, aşkla ıslanır Gözyaşları o zaman asuman olur, süreyya yıldızı her vakit yanında aranır Ruhuna hüzün zerkeden ne varsa , halini terkedip, ahdini ve vaktini hatırlatır, yaşatır Üzülme çekip giden ümide Hazan halin ve izanın şuur vaadeden ülfetinde evet,sessizce Bir köşede ve yüreğinin derinliklerinde ne var, arzet ve el aç makam-ı Celale O hep yanındadır, en yakınındadır, lakin efendimizin yüzüsuyu hürmetine ve sevgisiyle Hiç usanma, aman deyip çayma Bir vakit kapın çalınırsa hayreti yaşama, halislik nazarıyla Nezaket ve edep adabın ve muaşeretin mealidir, ilim olmadan süret misalidir, farkıyla Oku emri inzal olurken, muhatap bizat ümmiyken maksadı meramı şehredip tefekkür eyle Mustafa CİLASUN |
tebrık ederım degerlı kalem saygımla