O ŞEHİRDE
o şehirde
can bedene çağrısız girdi göbek bağımın kesildiği o şehirde her dem suların uyuduğu vakit yaşarken bir nehir gibi coşkun nefes şeytansı bir soluktu meğer çok kere ilmik ilmik çözülen hislerimin hiçbir zaman açıklayamadığım karşı koymadığım benden anarşist durulduğu mavi geceleri vardı o şehirde gözlerim değdiği zaman ay ışığına ejder çalgısının paslı demirleri yüreğimde kopan haykırışlar içinde zırhını çıkarıp tenden girerdi. bir şeyler daha vardı. arasıra yaşadığım içimi kemiren -bayram sevinçleri- bende ölümsüz iz bırakırken çocuksu gülümsemeyle yüzleşirdi dengeler gitgide bozuldu birden hadi sizde gelin belleğimi sardıkça zulmün kanlı mızrağında kaybolan yeknesak hüznüme katılın şimdi o şehirde ağırlığımı hissetmeyen denizler yok artık dudaklarımda dolaşan eski şair gibi ölüm bir mühürdü yaşamın sonuna vurulan siyah beyaz bir filmle kırık bir şarkı yorgun bedenime yosun serinliği verdi |