ADINI SEN KOY
Ben bulamadım.
Kaybettim sende Kendimi. Bulamadım… Bugün seni yazdım Seni çizdim zihnimde. Cigaramı, çakmağımı Koydum masaya ve Başladım beklemeye. Vaktinde geldin. Burası Almanya tabii, Sen de uymuşsun bunlara. Bahnhoftan aldığım Kırmızı bir gülle Karşıladım seni. Beyaz ekranda Tarif ettiğin gibi Üzerindeki siyah elbiselerden Kırmızı şalından tanıdım seni. Çok da yakışmıştı hani! Sandalyeni tutma İnceliğini bile gösterdim bugün. Çok olmuştu, Çiçekçiye uğramayalı Sandalye tutmayalı. Heyecanlıydım Lise yıllarındaki gibi. Ürkektim… Karşında konuşmak, Klavyede yazmaktan Çok daha zordu. “Sen” yazmaya alışan elimi Dinlemedi dilim, Belki saygıdan, Belki kutsallığından Kadının “siz” deyiverdim. Günlerdir yinelediğim “Ne zaman kahve içiyoruz?” Sorusunun cevabı nihayet “Bugün”müş dedim Ve ekledim: “Ben Size tutkunum!” Bir şey söylemek istedin Belki de “ben evliyim ve…” Diyecektin. Devam etmeni istemedim. Aklımın ucundan bile geçirmedim Evliliğini, çocuklarını… Saçının rengi, biçimi Gözlerinin bir anlamı Yoktu benim için. Yanımda olman, Benim için gelmen Yetiyordu bana. Kırk yıl hatırı olsun, Beni unutmayasın diye İlla da kahve ısmarladım sana. Havadan, sudan konuştuk Yudumlarken kahvelerimizi. Bir de sigara yaktık Usülüne uygun. Kırmadın beni yine Bıraksan da sigarayı. Adını sordum, Soyadını söyledin. Dedim ya burası Almanya. Sen de bunlara benzemişsin. Adını kullanmıyorsun. Çok lazımsa nick ‘imi kullan Dedin. Çok da gerekli değil adın. Parmaklarım alışkın zaten Dilim de alışır nickine… Uykusuz kalışlarımdan, İçimdeki heyecandan Bahsettim sana. Dinledin beni sabırla. Ve sordun gözlerimin İçine bakarak: “Benden ne istiyorsun?” Günlerdir kendime sorduğum Soruyu sordun bana. Sustum… Ve kalktım masadan. Kurduğum hayaller Bir soruyla yıkılıvermişti. Hayali bile yasaktı Adını koyamadığım Bu yakınlaşmanın. Yaşımız mı geçmişti, Tabular mıydı, Koyduğumuz anlamsız Kurallar mıydı hayatımıza? Cevap verilemeyen Bir soruyla Başlamadan bitmişti.. Hüzün, isyan kalmıştı geride. Bir de adını koyamadığım O şey….. |