İnşallahÇocuktun ufacıktın, Boyundan büyük işler yaptın, Top oynamaya vakit bulamadın ama Sırtında küfe taşımaktan bitap düştün, acıktın Buldun yolda bir erik, Kaptı bir gül ibik. Sen sırtındaki küfenin ağırlığından belini doğrultamadan, Gül ibik hemen kaçtı kümese, Uzun uzun öterek, Senin sırtındaki yüke gülerek, Bineceğin bir akdoğanın da yoktu. Çünkü dünyanın bütün yükü senin minnacık sırtına bindi. Aşacağın Kafdağı da aşıldı, Yüreciğin deşildikçe deşildi, Ne sen Türk beyi ol, ne de peri kızını kurtar. Zira o günün devleri dürüst, mert idi. Sadece gurbet, hasret dert idi. Yiğit, sevdanın ardından dağlar delerdi. Şimdi peri kızları kirli yorganların altından kalkarak sahneye fırlıyor. Atlas yorganları petrol şeyhleri örtüyor. “Tavşan kaç, tazı tut” nakaratı hala revaçta, Karnı tok olan da Mercedes istiyor, Beyoğlu’nda geziyor aç ta. Sosyal adaletçi, reformistler işçi satıyor, Sendika ağalarının yüzünde flaşlar patlıyor. Ne yaptığından utanan var, ne namus kaldı, ne ar? Fadime’nin suçunun cezası yine vesika, Hakkını ararsan hep “tu kaka” Seni kurtarmaya da gelmez Şahmeran, Her zaman olduğu gibi sen kendi derdine yan. Uyan ey aptal karga, gaflet uykusundan uyan. Tilki eskisi gibi yine peynir çalıyor. Birileri yine çıkarı uğruna basen yalıyor. Avrupai nikâh kıyıp, şerii hükümlerle kadınını boşayan, Medeni kanun koyucuya, isyan ediyorum isyan. İftarını boğazdaki yalısında açarak, Anasının kuzusuna apışarasından kurşun saçarak, Kahramanlar olunduğu gün bu gün. Köroğlu, Battal Gazi, Deniz, Yusuf, Dursun Dün kahramandı dün. Boş yere avutma kendini “çocuktum ufacıktım” diyerek, Sen yine ufacıksın bu düzenin hantal dişlileri arasında. Ne kaldı ölüme şunun şurasında. Ölünce kurtulacaksın bu hain debdebeden, Hiç kimse sevemez daha fazla seni rabbinden. Top oynarken acıkırsın, inşallah, Çocuk yüzün gülümsüyor hah, hah, hah! |
Bak bu güzel olmuş işte... Bir başka şiiri alıp da onu bir başka kalıba sokmuşsun. Yer yer gülümsedim, yer yer içime bir burukluk geldi. Dili gerçekten ustaca kullanmışsın; yer yer kafiyelerin yanında iç kafiye de kullanman şiirine muazzam bir akıcılık hoş bir lirizm vermiş.
...Aşacağın Kafdağı da aşıldı,
Yüreciğin deşildikçe deşildi,
Ne sen Türk beyi ol, ne de peri kızını kurtar.
Zira o günün devleri dürüst, mert idi.
Sadece gurbet, hasret dert idi....
Yiğit, sevdanın ardından dağlar delerdi.
Bahsettiğimi bölüm burası işte; tabii ki güzel olan başka mısralar da var; ama burada bir devamlılık göstermiş ahenk. Bu yüzden sarıyor okuyanı...
Tebrik ediyorum...
Selam ile..
cinar39 tarafından 2/23/2012 1:45:06 AM zamanında düzenlenmiştir.