Çaput
Yokluğuna ağıt yakan varlığında nasıl düşmesin derdine be sevdiğim...
Kim olduğuma bakmadan sevsene beni. Kim’liğim başa bela eder ayırır mısın üzümü salkımdan diye. Kırmızı olsa beyaz olsa neyine sıksan özü aynı. Bu şarabın... Baksana sen Sema’na baksana Meşk’ine... Sevsene kadehler dolusu aşkın şarabından içe içe. Ne kalmış cihanda. Kazık mı çakacağız evladiyelik... Bıraksana gitsin gittiği yere de gitmeden hep gelsene... Ahh diye inlemekten çaputlarla dolu dünyada can diye seslenmek neden zor... Gelsene sevdiğim sevindirsene beni. |