AbdülhamidŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Doğumu 21 Eylül 1842 – Ölümü 10 Şubat 1918, Osmanlı İmparatorluğu’nun 34. padişahı ve 113. İslam halifesidir.
Sultan Abdülhamid uzunca boylu, esmerce tenli, uzunca burunlu, ela gözlü, hafif kıvırcık sakallı idi. Zeka ve hafızasının güçlü olduğu, açık bir tarzda konuştuğu, kendisine anlatılanları uzun müddet sabırla dinlediği söylenir. Sultan Abdülhamid oldukça dindar bir insandı. Kızı Ayşe Sultan babasının dindarlığını şöyle anlatmıştır: “ Babam doğru ve tam dinî itikada sahip bir Müslümandan başka biri değildir. Beş vakit namazını kılar, Kur’ân-ı Kerîm okurdu. Daima camilere devam ettiğini, Ramazanlarda Süleymaniye Camii’nde namaz kıldığını, o zamanlar camide açılan sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdı. Babam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi. Sarayın husus’i bahçesinde beş vakit Ezân-ı Muhammedi okunurdu. Babamın bir sözü vardı: "Din ve fen," derdi. "Bu ikisine de itikat etmek caiz" olduğunu söylerdi. ” Sultan Abdülhamid çalışkan bir padişahtı. Günde muntazam 15-16 saat çalıştığı söylenmektedir.Çalışma saatleri dışında hobi olarak marangozlukla uğraştı. Gençliğinde binicilik, yüzme, atıcılık, güreş gibi sporlar yaptı
Asırlara damganı vurmuşsun vuruyorsun,
Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. Yüce halkın gönlünde ne yüce duruyorsun, Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. Yedi düvel bir oldu, yurdunu yıkmak için, Ayağına bir mavzer kurşunu sıkmak için, Tabutuna çelikten çiviyi çakmak için, Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. “Hasta adam” diyerek, yalandılar ha bire, Yıllarca ardın sıra dolandılar ha bire, Önündeki sofrana sulandılar ha bire, Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. Sen ki, bozdun küffarın, oyununu fendini, Sıkı durdun ayakta, ezdirmedin kendini, Pes etmeden direndin, yıktırmadın bendini, Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. Kimileri adına “Kızıl sultan” dediler, Kimileri ardından nice haltlar yediler, En yakınların bile sana tat vermediler, Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. Uzakdoğu, Balkanlar, dört kıtada kolun var, Endonezya, Malezya, Japonya’ya yolun var, Sen boşa yaşamadın, konacak bir dalın var, Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. Kıymetini ne yazık çok sonralar anladık, Anladıkta, eyvah ki dövünerek ağladık, Devasa bir devletin çenesini bağladık, Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. Ülken tarumar oldu çakallar pençesinde, Neslin kıvranıp durur, vicdan işkencesinde, Öz kendini izliyor, zindan penceresinde, Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid. 25.11.2009 Kütahya |
Kıymetini ne yazık çok sonralar anladık,
Anladıkta, eyvah ki dövünerek ağladık,
Devasa bir devletin çenesini bağladık,
Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid.
Ülken tarumar oldu çakallar pençesinde,
Neslin kıvranıp durur, vicdan işkencesinde,
Öz kendini izliyor, zindan penceresinde,
Basiretin ne büyük, senin ey Abdülhamid.
HARİKA BİR ŞİİR. DESTANLAR YAZILMASI GEREKLİ BİR KİŞİLİK.
HEM DİNEN HEM MİLLETEN.
KUTLADIM ÜSTAT ELİNE YÜREGİNE SAĞLIK.