CENNET VE CEHENNEM
Bu akşam bilmediğim bir âlem içindeyim,
Ya rüyada bir seyyah, ya semavi Çin’deyim, Bir orman yangınıyle kızardı karşı dağlar, Taraf taraf tutuştu meş’aleler, çırağlar, Bir renge girdi eşya günün altın tasında, Bu kızıl kâinatın gezerken ortasında. Birden alev alıyor düşünceler, duygular, Ateştir burda hattâ ateşe düşman sular... Burda her göz ateştir, her gönül ateşperest, Ateş vermiş çizdiği esere bir çiredest! Duyuyorum bu akşam, din gibi, sevda gibi, Ne duyarsa içinden bir Mecûsi rahibi: Andırıyor hisarlar birer tütsü kabını, Leylekler ezberliyor Zerdüşt’ün kitabını, Benziyor bir mermere alnını koyan dere Bu ateş mabedinde bir ateşten ejdere. Parlıyor bir damla kan çamların sorgucunda Birer kâğıt fenerdir meyveler dal ucunda, Gördüm, sihirbaz gibi geçtiğini üç kızın Bu ateş âleminin içinden yanmaksızın! ... Sandım, ömrüm bitecek, bitmeyecek bu yanma! ... |