AKDENİZ SALGINI
-halikarnas balıkçısı’na-
I Öyle bir alaşımdır ki seninle deniz Bir açık deniz Bakınca hiçbir şey göremediğin Gözlerini duyduğun yalnız Sözlerin var, dudak izlerin yok sözlerinde. II Denedin ki oralarda zaman olmayı Şimdi bir Akdeniz salgınısın sen Sonsuz bir otobüs yolcusu gibi, tam öyle gibi Her gün kırmızı bir bilet düşürürsün dişlerinden Ki senin bir yerin olmadı hiç, olmayarak soldu Diri bir sabahın eylülüsün birden Sonra bir solgunluğun yeniden solgunluğu Tırnakların dibine batar durup dururken Acılardan bir acının geri tepmesidir Sızar yüreğinden sevinç olarak Yani eylülden Acımaktan bir zamansın ki bazan susarsın Çocuklar büyükler gibi konuşur sefaletten. III Omurgasını kırmış bir balık yatar Seninle denizin üstünde Öpülmüş bir dudak gibi Derinlerden derinlerdedir yüreğinse Okşar gizli gizli deniz kızlarını Dondurulmuş güneşlerin içinde Öpmezsin, dudaklarını duyarsın yalnız. IV Sonra sonra yapıştırılmış pullar gibisin, öylesin Üstü uçaklı zarflara Ve alanlara tutturulmuş, çiçek sepetlerinin Kenarındaki kartlara Bir gider bir gelirsin, gider gelirsin Hızlı bir park akışından anısal bir yığıntıya Sayısız parmağın var, bir parmağın daha mavi Vurursun vurursun kapılara onunla Kapılar açıldı mı, avlular güne çarptı mı Boşalan bir güğümsündür her umutsuzluğa. V İki yaprak yerde konuşur ya, o zaman Tam o zaman bir sonbahar düğümü Yani bir gülüşün bir çay kaşığının sıradan ölümsüzlüğü Seni sürekli kılan Tam o zaman Bir limonluk hüznün olsun kal orda Her gün kendi kendinin oğlusun Bir nesne buluyorsun yerde, mutluluktur senin için Denizken üzerine atılan ağaç kökleri gibi Soyulmuş elma kabukları gibi Boş şişeler, çürümüş hayvan iskeletleri gibi Kekikler yemlikler arıyordun, kayalardan Yokluğa doğru yükselerek Çorbanı karmak için Ama görmedik bir kaşık içtiğini bugüne dek Olsa olsa ateşini yakıyordun yalnızlığın Biliyorsun, bizim her türlü yalnızlığımız Yeni bir dil olacak yarın. VI Uğurladık bir sabah seni Söz vermiştin geri döneceğine Anladık bakınca aldandığımızı Gerilerde küçük Kıyılara doğru büyüyen ayak izlerine Ötelerde, ama çok ötelerde Kocaman bir gözyaşıydın ey usta deniz Konuşuyordun, sözlerini bulamıyordun yalnız. |