Destân-ı Muhabbet -2-
Şiir, Hakan İlhan Kurt`un Destân-ı Gülizâr`ı ile Onur Kutlu Öztürk`ün söyleşisidir...
Destân-ı Muhabbet -2- Şiir, Destân-ı Gülizâr ile başlar, ve Destân-ı Gülizâr ile devam eder... Şairlik `hak edenin` olsun... `daha ağlama sakın her hücrende bir irfan sana rüzgarda sergin upuzun saçlar gerek bilirim biliyorum seyrek kelâmım zindan namık kemal yüzünden dik kıraatı kaldı ben değilim sultana kafa tutan efelek ey gülizâr nurunun zor istibdâdı kaldı` Tek damla salık verme düşerim gözlerinden Kirpiklerin yıldırım çarpar yalın bağrıma Coşturdukça coşturan infiâl sözlerinden Namık Kemal dilinde kâh vaveylâsı kaldı Ey Gülizâr susarsam kimler uyar çağrıma `Vatan yahut silistre` sathın belâsı kaldı `postallar palet palet ezerken kerbelâ’yı sana yandım gülizâr sensin zeynel’e ferah dünyâ zalim bir saray savmadan kör belâyı dizim çözüldü birden dehre hayratı kaldı ey barut nazlım benim intiharım ki günah ne basrası kerkükü ne de bağdatı kaldı` Dermeden talan ettin Kerbelâ güllerini Bağbanı Hak değil mi bu susayan bahçenin Ey Gülizâr savalım Bağdat`ın küllerini Oluk oluk kuruyan Yezid`in tası kaldı Zincirine lâl oldum ağyâr eden lehçenin Bir göğsüm kanar iken bir yanda yası kaldı `kılıç şakırtısında dindi ebû müslim’in ruhların göçü sıra ruhundaki murakıp bu yer kimin enkazı şu zerr-i semâ kimin göğsünde gençliğimin saf cevherâtı kaldı ey benim aşk iksirim gitme beni bırakıp ruh-ı mecruhumun tek hûş belâgatı kaldı` Horasanî terk eyle bu diyâr sana dardır Ruhun gitme kal dese bedenin ki pay olur Her tutuştuğum cengin evvel âhiri ardır Geriye ganimetin susmaz selâsı kaldı Ey Gülizâr aşkınla gençliğim ki zây olur Çepeçevre dikildim tunçtan kâl`ası kaldı `şems’e doğmuşum ey yâr girmediğim gün mü var yanına huzuruna o mahfuz dergahına ravza-î hayâlinden sıtrederken sükutlar âh o masum iklimin kır hissiyatı kaldı yığınağım gülizâr medet aşkın şahına pervânesi olmuşum gör saltanatı kaldı` Geceyi şirk belleyip sabaha bilendiğim Âfâkında Gülizâr başka bir yâr var mıdır Tavâf edip âlemi kor üzre dolandığım Mevlevî dergâhında yalnız rüyâsı kaldı Tutuştu eteklerim aşkına düçâr mıdır Gönle nakşeden turun göze riyâsı kaldı `dandanakan amadem gazneli’nin sırtına selçuklu’dur serverim ne devletler kurarım ne devletler yıkarım benzim cenkte fırtına cenk kurudu gülizâr hâle sebâtı kaldı salladı meyvesini bûseler çakım çakım aşk meydan uğraşında bana isnadı kaldı` Gökler bilir erkimi asılı durur tuğum Hicâba meyletmedim ercesine savaştım Ey pençesi kartalım ey narin huylu kuğum İki başın Gülizâr tek mülemmâsı kaldı Uğrunda nice meydan nice nehirde taştım Çağlayan bu heybetin arkı membâsı kaldı 16 Ocak 2012/Sancaktepe Onur Kutlu Öztürk |