Yolumun Kıyısında
gecemin pürüzlü siyahında
mürekkepli bir hızma her sallandığında karanlık akıyor - akı zihnimin dikişi atan yerlerinden ne satirik bir özgeçmiş ağacı aslında ne kadar haklı o yapraklar kibirleriyle salınarak düşmekten ağzı bozuk sözcüklerim patavatsız rüyalarım yosun tutmuş ağrılarım çıplak gözle göremezsin yalnızlığımı o yüzden her seferinde sen yoluna ben yoluma giderken mutlaka yalnızlık yanı olsun istiyorum düşündüğüm yer ve en sevdiğim de bir elimde ayaz mola vermişiz sıcacık bir ağlama için bir ağıt armağanı gibi hüznümde zor eriyen bir mevlit şekeri dikensiz gül suyu kederime ikram ne çok dua doluşmuş odama ezmeden dilemeyelim kalbimden geçenleri meğer ne çok sure birikmiş rıhtımımda o yüzden bu kadar çok ayakkabı cenaze kapılarının önlerinde bir ağıt takası çocukluğumdan şimdiye sabaha her ayakkabı kendi kapısında kendi ağıtlarını beklerken Ayrılık kiri zor çıkıyor ruhumdan belki rızasını alırsak bir kelebeğin renkleri dökülmeden... Oktay Coşar |