s
hey hey...
vakti geçmiş unutulmuş kirli kalmış zamanlar da çilli sevdaların var senin acayip acıklı pasaklı ve yasaklı dertli mertli seninde bir hayat hikayen var hesaplı hesapsız yazılan yalnız akşamlarda kalabalık savaşlara gebe ... telaşlı melaşlı cilveleşen pazar sesleri arasında alınan satılan yabacı kollarda kaybettikçe kazanılan namus teri sevdaların var senin ama adam gibi say sen yalanlı dolanlı takvim yaprakları sakız fallarına yapışık kahvenin ta dibinde telvesinde sonu hep çöpe atılan şiirlerin satır aralarında anlamın var senin yalan gibi tutunur inadına hayatlara kaç bela olursun daha kimbilir kaç bela kaç baş ağrısı ...yakılan yıkılan ataştan kuş yuvası hep evin kimbilir nesin sen sevda için çok güzel ve sahte bakışlı melekmi kendini kandıran bir sarışın mı ruhunu satmışın alt tarafı bedeninden banane...sanane diyerek oysa aşk sende ne güzel durur sanardık aşktan habersiz masal gibi dinlenesi ama bıraktık artık biz o masalları ne anlatanı dinliyoruz artık ne duyanları tanıyoruz ne de yalanlara uyuyoruz nasılda sarılırsın anne şevkatine ana kuzusu sanmaları olursun içli içerli kederli yalnızlıklara afilli falanlı filanlı nasılda soyunursun saadete yananı kalanı nasılda çok ama asil durur perde arkasında muha ha beresiz kimselere sözüm yalanlı dolanlı bu bildiğiniz gibi değil diyesim gelir sonra da ölesim kimsesiz ve sessiz kalır söz düğümlü daha kaç aşk duracaksın kimbilir aslı gölgesi belirsiz gel git dalga sesleri arasında daha kaç can yakacaksın kimbilir aşkın darası sendeki kap boş ama ağır durur tutunca yalanlı dolanlı hep ama hepsi boş kömür gözlü ay yüzlü bir an sadece kalan dağların rüzgarına sözüm yağmur sarar efkarı bir alem kanar ben kanmışım çok mu ... bir gece arası yüreği yıldız yarası bir adam ışığın karası gibi bir vakit olsada yürüyüp geçecek üstünden ruhun bile bilmeyecek senin daha sövmeden bu karanlığına gülerek ve bilerek biteceksin gözlerinde hemde daha ölmeden |