2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1013
Okunma

hey hey...
vakti geçmiş unutulmuş
kirli kalmış zamanlar da
çilli sevdaların var senin
acayip acıklı
pasaklı ve yasaklı
dertli mertli
seninde bir hayat hikayen var
hesaplı hesapsız yazılan
yalnız akşamlarda
kalabalık savaşlara gebe
...
telaşlı melaşlı cilveleşen
pazar sesleri arasında
alınan satılan
yabacı kollarda
kaybettikçe kazanılan
namus teri sevdaların var senin
ama adam gibi say sen
yalanlı dolanlı takvim yaprakları
sakız fallarına yapışık
kahvenin ta dibinde telvesinde
sonu hep çöpe atılan şiirlerin
satır aralarında
anlamın var senin yalan gibi
tutunur inadına hayatlara
kaç bela olursun daha kimbilir kaç bela
kaç baş ağrısı ...yakılan yıkılan
ataştan kuş yuvası hep evin
kimbilir nesin sen sevda için
çok güzel ve sahte bakışlı melekmi
kendini kandıran bir sarışın mı
ruhunu satmışın alt tarafı
bedeninden banane...sanane diyerek
oysa aşk sende ne güzel durur sanardık
aşktan habersiz masal gibi dinlenesi
ama bıraktık artık biz o masalları
ne anlatanı dinliyoruz artık
ne duyanları tanıyoruz
ne de yalanlara uyuyoruz
nasılda sarılırsın anne şevkatine
ana kuzusu sanmaları olursun
içli içerli kederli yalnızlıklara
afilli falanlı filanlı
nasılda soyunursun saadete
yananı kalanı nasılda çok
ama asil durur perde arkasında
muha ha beresiz kimselere sözüm
yalanlı dolanlı bu bildiğiniz gibi değil
diyesim gelir sonra da ölesim
kimsesiz ve sessiz kalır söz düğümlü
daha kaç aşk duracaksın kimbilir
aslı gölgesi belirsiz
gel git dalga sesleri arasında
daha kaç can yakacaksın kimbilir
aşkın darası sendeki kap boş
ama ağır durur tutunca
yalanlı dolanlı hep
ama hepsi boş
kömür gözlü
ay yüzlü bir an sadece kalan
dağların rüzgarına sözüm
yağmur sarar efkarı
bir alem kanar
ben kanmışım çok mu
...
bir gece arası
yüreği yıldız yarası bir adam
ışığın karası gibi bir vakit olsada
yürüyüp geçecek üstünden
ruhun bile bilmeyecek senin
daha sövmeden bu karanlığına
gülerek ve bilerek biteceksin gözlerinde
hemde daha ölmeden