Ateşböcekleri
ışıkla ilgili bir yazı okuyordum, elektrikler kesildi
boğazından geçerek midesine indi kent gecenin mum aramadım, oysa vardı pencereye gittim kalkıp çalışma masamdan iki sevgiliden söz ediyordu ağaçlar fısıldaşarak bahçede ağaçların yalnızlıklarından korktum sonra yollardan söz açtılar, düşledikleri yollardan işte o zaman ateşböceklerini, birbirini kovalayan iki yanarsöner ışığı gördüm gezinen son yıldızlarıydılar yeryüzünün çaldıkları ağustosböceklerini tahta kafeslere dolduran bir hırsız çetesi geçti sokaktan ay siliyordu, siliyordu camlarını terleyen evlerin bir ırmak kente geri dönmeyeceğini bildiren bir mektup yazıp akıp gitmişti sudan gerekçelerle yerçekimini aşk yoksunlarına bırakıp bir bir çıkardım giysilerimi ve kapısını araladım uyuduğun odanın sonra açılmak için dokunmamı bekleyen pembe gülleri gezdirmeye gittik ağaçların gözlerini yumduğu küçük koruda gökyüzümü sarsıyordu ıslak kelebek kanatların ve geceyi şu ısırıp durduğun geceyi gitgide derinleşen karanlıkta gitgide sertleşen geceyi yıldızların gökfişekleri gibi içimizde patladığı geceyi çiğlenmiş sabahla birleşen ve küçülen geceyi her güne böyle başlayalım sevgilim böyle, ateşböceklerine teşekkür ederek |