Aylaklar
Bütün bir gün sırtüstü
uzanıp dere kıyısında dinledik suyun akışıyla kavakların hışırtısını Mor incirler kopardık kuşluk vakti dallardan soğuttuk soğuk sularda ürküterek kurbağaları Öğleye doğru köylüler bir sepet kehribar üzüm ve domates getirdiler bir topak da peynir Onlar işlerine döndüler biz yalnız kaldık yine umursamaz tarlakuşları uçuşup durdu üstümüzde İkindiye doğru derede taş sektirdik, yüzümüzü yıkadık bir taş atımı ötede sıçrayıp kaçtı bir dağ tavşanı Akşamın bir vaktinde köylüler sepetleriyle ve türküleriyle gelip kondular dere kıyısına Meşe dalları toplanıp ateş yakıldı orta yere çevirdik erafını hepimiz konuştuk şundan bundan Sonra kıvrılıp yattılar uyuyakaldılar hemencecik Ortada küllenen ateş gökte yürüyen ay kaldı Uyuyamadık biz bir zaman Çobanların çok ötelerden gelen türkülerini dinledik bir de kendi nefeslerimizi Sabah erkenden gittiler biz kaldık yine orada ve yine sırtüstü uzanıp dinledik kendimizi bir süre Ne köylüler yüz verdi bize ne de bütün bir gün dere kıyısında düdüğünü öttüren çocuk |