MECNUN KESILDIK HAYATA
Mecnun kesildik hayata ,
Leyla misali , Zaman ne su nede sel , Ne bitmez bir hikayeymis , Bu yasamanin derdi , Terk etmek istiyorum , Bir ızdırap gibi , Mutluluk rolü yapmak , Bir cambaz gibi, Bu ipin üstünde , Yürümeyi beceremedim , Yağmur yağıyor , Bulutsuz damlalar ile , Bütün düşüncelerim , Bir kaleme yükleniyor, Günden güne , Anlamsız düşünmek , Yorgun düşürdü beni . |
Şiirin durumları ve hareketlerim öykünmeye özenen bir düzyazının sahteliğine, ancak düzyazıdaki anlaşılırlık ve düzgünlüğünü ödünç alan gölgesiz bir şiirin acıklı çıplaklığı erişebilir. Denilebilir ki "şiir" düzyazıya çevrilemeyen nazımdır.
Birkaç ay önce "öz şiir" hakkında, ünlü bir eleştirmenle tartışması, bütün uygar düşün dünyasını ilgilendiren Rahip Brémond'un dediği gibi yargılama, mantık, güzel ve etkileyici anlatım, anlatım düzgünlüğü, çözümleme, benzetme, eğretileme (istiare) ve bütün bunlara benzer özellikler, şafak aydınlığı gibi her dokunduğuna gül pembeliğini veren şiirin büyüleyici etkisiyle nitelik değiştirip başka bir biçime girmedikçe, öğeleri arasına girdikleri "tümce", sıradan düzyazıdan başka bir şey değildir. Dahası, manzumede elektrik akımı türünden olan şiir akımı bir an kesildi mi, bütün bu öğeler, derhal kendi öz çirkinliklerinin içine düşerler. Şiir bir öykü değil, sessiz bir şarkıdır” diyor ünlü şair Ahmet Haşim.
Siz katılıyor musunuz bu görüşlere?
Ve bu görüşlere göre sizin yazdığınız ne kadar şiir?
Ya da şiir mi?
Önce kendi şiirinizi kendiniz değerlendirin uygun görürseniz.
Yazacaklarınızı sabırla bekliyoruz değerli şair .