BİR HÜZNÜN SESİDİR NİHAVENT
Eteklerimden mevsimler dökülür,
Sokaklar akşam çökmüş. Adımlarım avare sarhoş ayaklarda, İçimde eski zamanlardan alaturka. Bir fasıl geçiyor şarkılarda, Ensemde ıslık sesinde nihavent. Ellerim yanıma düşmüş, Hazin sitemlerde çan çalar Eski bir ayrılık. Çığlıklarda yırtılır kulağım. Kapana sıkışmış fare, Çırpınır oltada balık. Göz bebeklerimde alev alev çaresizlik… Efkar dolanmış gönlüme, Yüreğim cılız. Çareler içinde aramak, Getirmek eski zamanlardan sevgiliyi. Kaçıncı şeklidir hüznün. Düşer dudaklarımdan sonbahar. Kaç kez şekil değiştirdi bahçemdeki ağaç, Kaçıncı soluşunda saksımdaki çiçek. Unutulmuşluğun sancısında renler. Hangi aşk günahsızdır ki… Kim bilir kaç kez tövbelerden dönmüş? Sevgilinin dudaklarında durudur aşk, Sudan temiz. Satırbaşlarında yaşarım umutları, Koyu lacivert gecelerden çıkar gelir mutluluk. Bu bir kandırmaca, Uyan uykularının derinliğinden! Lacivert gecelerde yıldızlar sönmüş. Alaturka faslında, Sazlar susmuş. Avuçlarımın içinde buruşmuş kağıt parçası hayat. Günler kapımda bir bir bitmiş. Perdelerim örtük camlarda. Hüzün sesindeki eski ayrılık. Islık sesinde nihavent, Umutları terk etmiş. Gökyüzünden şimdi yağmur yağıyor, Ellerim cebimde boynum çökmüş. Bir hüznün sessidir nihavent. |