Destân-ı Muhabbet -1-
Şiir, Hakan İlhan Kurt`un Destân-ı Gülizâr`ı ile Onur Kutlu Öztürk`ün söyleşisidir...
`Rengârenk bir sayfada, rengârenk bir yazıyla...` Şiir, Destân-ı Gülizâr ile başlar, ve Destân-ı Gülizâr ile devam eder... Şairlik `hak edenin` olsun... Destân-ı Muhabbet -1- gülizâr gözün aydın günün aydın şen ola duman duman geldiler bir köşede üç muştu sonra yağdılar tek tek ağdılar sağa sola alnımı tuttular da geride tadı kaldı ey gülizâr atalet ellerimde buruştu kerem’i ve mecnun’u dahi ferhat’ı kaldı Gülizâr âlem içre cümle varlık kol kola Katar katar çöküp de yıldızlar yere düştü Şems`e gönül bileyen ay`ın geçtiği yola Semâyı bend eyledim dolunay tahtı kaldı Ey Gülizâr yakamoz gecelere üşüştü Kıskanç mavilerimde hilâlin ahtı kaldı en güzel şiirimi ben sana yazacaktım dağıt endamını bak segah ‘sürgün ülkemde’ ne resimler silindi neleri kaldı yarım ey gülizâr sevin ki ruhum kanadı kaldı fetvalar yırttı gönül en keskininden hem de ne temaşası kaldı ne de biadı kaldı Gönül pınarı üzre köprüler kuracaktım Kılıç yarası arkın sırrı `fetih ülkemde` Çok resimler perişan çokları artık kahrım Ey Gülizâr hoş ol ki selleri aktı kaldı Çay karası gözlerin demleniyor her demde Ne tarifi tabiri ne de bir vakti kaldı haydi çarmıha gerin uğraşıyla bekir’i mem bir sana mı kaldı yanıp yanıp tutuşmak ey benim çakır hücrem ey sevdalar bakiri geride açık mezar kürt’ün zılgıdı kaldı gülizâr serim bağım avurtlarımda zambak saçım sakalım ağdı zin’e ırgatı kaldı Mem kadar Zîn`e düşkün değildi hiç birisi Diz boyu baş kaldırış bana mıdır metânet? Nerede pusu kuran nerede tetikçisi Tüm ruhum toplu mezar kürdün isyânı kaldı Sardı çorak mekânları fitne fesad ihânet Ağdı cümle evveli akla nisyânı kaldı nakşibendi tövbem dur etmedim farzet yemin beynime dalan nurdan kaldırın o ricâli doksandokuz zikirden ağlaşıyor tüm zemin artık hiçbir cevvalin ne izahatı kaldı ne de bir tamlaması dökülürken mecâli yine Allah demişim hayy tesbihatı kaldı Nâkşibendi; bu bağı kuldan bağlamam gayri Damarıma işleyen kor imân şahidimdir Yüzüncü zikr`e erdim daha ağlamam gayri Kelâm edip birledim kelâmın yâdı kaldı Tûr dağında Mûsa`nın lisânı âhidimdir Eski yeni tanımam ruhumda şâdı kaldı kaçak nebi ay nebi dövüştürelim gel de âsapları bir hayk’ta ezip dağa kaçalım aşkın neşriyatından uzunca bir tünelde külleri göğü ağan volkan afatı kaldı gülizâr sığınağım gözlerimde kıvılcım vurgun yedi nefesim kalem anıtı kaldı Sevdâ Nebi zûl Nebi ozanların telinde Her kaçışın ardından gökçe dağlar yorulur Nefes nefese infâz seherlerin yelinde Gazahlı! gazabının yalnızca adı kaldı Kör döğüşü esaret hak divânda sorulur Sürgün yedi gençliğim düzlüğün tadı kaldı 16 Aralık Cuma 2011/Sancaktepe Onur Kutlu Öztürk |
TEBRİKLER
DİLERİM YAŞADIĞIN DOĞDUĞUN ŞEHİR VE ADIM ATIĞIN HERYER NEŞE VE HUZUR DOLAR
SELAM VE DUA İLE
A.E.O