Karanlık Bir Akıntı
İyi bilinen bir merhumun
Toprağı gömerken içine Ta dibine Ölü bir perde Kapanamadan daha Rüyasını unuttuğu son kurşunla Yeniden gizlenmiş Giz-lediler Giz-ildiler Boyun eğmek için Toprağa Daha çok erken Önce boyun lazım Sonra boyunduruk Sonra açlık En önce korku Tabii ki tasmalı bir korku tabii ki ne kadar biat varsa sırtımızda yazılı hepsi bir ibadet tükenmeden tüketeceğiz Teni gösteren bir zevk Hep o tüylü çıkıntılar Savaş biter bitmez sevişen özlemler Ustaca istiflenmiş öykü tortuları Tüm yollar havada asılı bazen yörüngesini şaşırmış yeryüzü gibi Bazen en iyi doğum Dağı dinlemektir Ama susarak alçaktan Heybet küçültür çünkü mavi en son ne zaman maviydi? önce bu renklerin tadına bakalım sonra boyumuzdan büyük düşler kuralım Her harf düşümünde Kimi yanılır Kimi yoğrulur Ortasındakiler cennetliktir Ölmek için denemeye fırsatları olmaz İşte öyle Hezeyan bir Haz bataklığı işte Karanlık bir akıntı boynumu yalayarak geçip de sicim gibi yağan h a r f l e riyasız Ateşin en körpesi havada Kim yakalarsa En uzağa o ölür... Oktay Coşar |
Yaşasın şiir.