O'NUN HİKAYESİ
bir gün kopardılar seni toprağından
sordun şimdi ben ne yaparım. amcanın oğlu vardı birde iki göz odası kenar mahalleninde kenarında. gel dedi sana bir gözüm senin olsun bir istanbul baharında. çok duydun da ismini görmek bugüne nasipmiş dedin çok sevdiğin köyünü bırakıp gittin. belki çocukluğun geldi aklına belki kaybettiğin anan baban belki dostun ,sırdaşın. belki sevdiğin vardı kaldı arkada belki senden cok önce gitti. ama bilirim en çok kardeşlerini düşündün. yaz gecesi, pırıl prırıl ışıldıyor gökyüzü bakıyorsun ya anlamıyorsun bir türlü gecenin içindeki ışıltıları. sonra bir ses uzaklarda bir ses yaklaşıyor yaklaştıkça yakıyor yürekleri ağıt bu kardeşlerinin ağıtı. vurmuşlar kardeşlerini bir kurşunun soğukluğu öldürmüş onları ve bir töre nin sıcaklığı. titreyerek yaklaştın yanlarına dokundun tanıdığın bu tenler sıcakdı hala. ve baktın gökyüzüne haykırdın birşeyler bekledin karanlığı yaran aydınlıktan. bilirim en çok kardeşlerini düşündün ve gözyaşların döküldü tane tane avuçlarına. gidesin gelmedi düşündükçe ama ne yaparsın git dediler güzel köyünü kaderine terk ettiler. amcaoğlun memed bir güzel anlattı sana şehri gösterdi vapurlarını, evlerini, camilerini. birde iş buldu sana sigortasızdı ama iş bulmuştu ya sen dua et ona. sonra birgün iskelesinde kadıköyün beklerken gelmesini vapurun. dalga geçti üç beş züppe senle bize benzemiyorsun diye. kırıldı gururun kalktı yumruğun. meydan da yediğin dayağa eklenince karakol baktın gökyüzüne haykırdın birşeyler bekledin karanlığı yaran aydınlıktan. İLKER ŞAHİN 05.12.11 |