Yine mi?...
Yine aynı mı düşecek kelimeler?
Yine aynı teraneyi mi mırıldanacak yalnızlık şarkılarım? Gökkubbenin sonsuzluğunda ezilecek mi nakaratları; şiirlerimin? Gecenin kör karanlığında; simsiyah kırlangıçlar mı avlayacağım? Saatlerimin minesinden söküp aldım rakamları Yelkovanı şaşırdı, akrebi boşlukta salınırken saatlerimin Takvimleri söküp attım duvarlarımdan Güneşe laf geçiremedim; yırtarken tan yerini en ucundan… Kumsalı ıslatıp ölürken minik minik köpükler Çakıl taşları son nefesini vermek istiyor; birbirinin koynunda yalnız yatarken Tek ben değilim biliyorum şu koskoca alemde Tek ben değilim; gökkubbenin sonsuzluğuna şiirleri ezilen… Zamanın celladı olmayı ne çok isterdim; kimse bilemez… Kimse bilemez; esaretimin acılarını akıp giden zamanda… Kollarımızda zamanın kelepçeleri, anahtar kayıp Hücresinde demir parmaklıkları yok ki zamanın!.. Bir heves olup geldik dünyaya; bir ceset olup gitmek için Karmakarışık rüzgarların şişirdiği yelkenli misali; yaşam… Yine aynı mı düşecek kelimeler? Yine aynı teraneyi mi mırıldanacak yalnızlık şarkılarım? Sormaya gerek bile yok; biliyorum…Beyhude soru… Mazinin tozlu raflarına kurulmak için; Hep aynı monotonluktaki ses ile uzaklaşıyor; tiktaklarım… Metin Kaya İLHAN TRABZON |
Hücresinde demir parmaklıkları yok ki zamanın!..
zaman akıp giderken....yalnızlık kelepçelemişse bileklerimizden...sadece tiktak sesleri dört duvarda yankılanır...çok güzeldi..kutlarım...saygılar...