Acının Coğrafyası
kente kapandık kaldık tutanaklarla belli
sirk izlenimlerinden seçmen kütüklerinden yüzlerimiz temmuzdan ötürü sallanır ve uzar ve her köşe bir tuzaktır birer darağacıdır her meydan saati öğle vaktini kesinlikle gösteren oysa hep güçlü dağları görmenin zamanıdır çığlığım uzun uzun kalır içimde yani güller giyinmiş bir adam nerde ben nerde rüzgâr bir dirimi dört yöne bölerken tepelerde ve gece duruşmasından yeni çıkmışken sabahın terazisi eksik tartar gölgemi artık öyle açık ki kuşkuya yer yok kim gelirse gelsin acıya hep yer vardır tutanaklarda duvar diplerinde ve bazı yerlerde örneğin çukurova ve mekong köylerinde acıdır ağacın gölgesini yapan bunu herkes bilir kutsal acı besleyen acı sütünü emiyoruz yatıyoruz seninle terli döşeklerde saati seninle kuruyoruz bir çalar saati sen donatıyorsun kalbimizi kalbimiz çoğu zaman yeterli ve ürkek kendi çoğunluğunu kendi üreterek kente kapandık kaldık iki cadde iki alan bir saat mutsuzluk acıya varana kadar artık yeminimiz bir tatar gölgesi gibi öyle bir gölge ki belki çok dardır kısa vakitlerinde aceleci akşamın artık öyle açık ki kuşkuya yer yok acıya hep yer vardır aramızda dört cepli yeleğim aynı kolaylıkla taşır her şeyi bozuk paraları da umutsuzluğu da aynı kolaylıkla tutmuş gibi olurum güneşin yedi renk ayasını biliyor musun güçlü dağları görmenin zamanıdır şimdi bir bağırsan çok iyi biliyorum ya da üst üste silah atsan kent tepinir belki bütün kuşlar uçar belki değil mutlaka ama bir tanesi mutlaka kalır. |