Gül Gardaş
Hali ciğer dağlayan kini nefreti bırak
Çevremize örülmüş bu zincirleri kırak Sağır, dilsiz ey nefsim olma şeytana çırak Hayat denen meçhule kah kahayla gül gardaş. At tabuları çöpe kan dolaşırken canda Gelen misafir yaşar dünya denen bu handa Herkes uykuda iken hakikat vardır tanda Sarar saklar gelini bir incecik tül gardaş. Her şey yalanmış meğer söyleme kuru sözü Bir avuca sığarak örtermiş toprak gözü Erir etle kemikler kalır geriye özü Yılan olur sokarmış insanları dil gardaş. Aşk ve sevgi sembolü o laleler nerede? Matine gibi dönen o baleler nerede? İhtişamı kalp burkan o kaleler nerede? Yanar yıkılır beden kalır sana kül gardaş. Uçurum kenarında anlık gölgelik bura Gelecek ömür için atalım yazı tura Azrail torbasından birgün çekilir kura Gafletini sinenden hemen şimdi sil gardaş. Kimler, kimler gizlenir aydınlığın loşuna Şu didinip durduğun çabalar hep boşuna Yaşananlar zor gelir gitmez diye hoşuna Her nefes sondur belki kıymetini bil gardaş. 27.11.2011 Ahmet Çelik Ceyhan |