Yarının Yaşı YokGün, kızıl saçlarını salarken suya zamanı nazlı nazlı devrederken akşama daha göğün yıldızlı dalına tırmanmadan ay henüz gecenin ayağına takılıp düşmeden yalnızlığım alacasında akşamın, şimdi hemen şimdi bir telefon çalsa. Yarına açıldı kırlangıç yuvalı pencereler yaşamın uzayan dallarını süsledi umut tomurcuğu. Açmaya mahkumdur ya mayıs çiçeği yürek kaptırmadan yapraklarını poyraza sararmadan, solmadan çehremin goncası bir telefon çalsa. Hayatı ebruliye boyayan ressam düşlerden çıkarsa tüyleri seyrelmiş fırçasını. Eskimiş okkasından alıp gerçeğe batırsa. Gerçeğin tam da göbeğini boyasa silik biraz kırık mavi ama olsun bir telefon çalsa. Yaşamın yassısında söndü mutluluğun yalancı mumu çiftetellisi kısa sürdü gençliğin. Arzuları uyuttum tek yastıklı yataklarda dün büyüdü acılarla. Yılların bilge öğretmeni öğretti yarının yaşı yok... Dün büyüdü acılarla yarının yaşı yok an, sadece an. Ah şimdi, şu an bir telefon çalsa. s.u |