Yalnızlıklar Ringimde Tuhaf Bir Müsabaka
Düşünmeler ringindeyim
Sevinçler tarihimden bir gün çekmek istiyorum Niyetçi bahtımdan Hazır kan çıkmadan bu müsabakadan Pıhtılaşmış tarafım tam karşımda Isınmış belli ki, pençeleri karanlık Duyan gelmiş sancı kokusunu Nuh nebiden kalma yalanlarım en önde Hırs kuyuları ağzına kadar yara dolu Kırk kemikli bir vahşet kıyısı sanki Hafızalarımdan kuş bakışı havsalam ağzına kadar latife doluyken İçimdeki bilge hakem olmak istiyor İçimdeki cahil izin vermiyor Kıran kırana bir yırtılış hikayesi belki de Heyecan bile gizlenmiş doruğuna Tüm çığlıklar elmacık kemiğimde birikiyor Ama hazırım kaybetmelerime de demir atmaya İlk yumruk geldi işte belirsizliğimden Bir sağ Bir sol Bir sağ Bir sol Bilemezdim bunca hıncı Her taraf düş gölü Çıldırmış gibi kemiriyor içimi En zayıf gölgelerimi sendeletiyor Bir sağ Bir sol Arkasına da almış soru işaretlerimi Sadık keşkelerim yardımcıları Derin derin aparkatlar Serzenişlerime aldanmadan Sustukça patlıyor kaşım gözüm Yapma iki gözüm desem de İzin vermiyor delirmiş bayan nafile’ler Bir sağ Bir sol Bir sağ… Da kalıyoruz Donup kalıyoruz Düştüğüm andır kadrajımda Deklanşörler patladıkça patlıyor uykumda Boylu boyunca, bir kabirde gibi Uzandığım vakittir Daha önce de namağlup değildim oysa Bu sefer fena vurdu soğumuş sözcükler içimi Nasıl da açım bir yandan Bir arabesk buğulaması olsa da yesek Biri istese Verecek utanmam da kalmamış Bunca kıyıma Bunca ironi Yazık bana Yerdeyim malzemesinden çalınmış bir heykel gibi Bir göz yaşı gönüllü hakem oluyor nihayetinde Sayıyor Bir iki üç dört Açamıyorum düşlerimi Beş altı yedi O kadınlar geliyor gözümün önüne Sekiz dokuz Tatlı bir nakavt kokusu geliyor burnuma On Hükmen pişmanım! Oktay Coşar |