FA-RE'Lİ KÖYÜN KAVALCISI
Hemen herkes bilir bu masalı sanırım...
Ya okumuştur ya duymuş... “FARE’Lİ KÖYÜN KAVALCISI” canım... Çocuklar dinleyerek uyumuş... Nasıl mı derseniz...anlatırım, Ama kısaca...hikâyesi şuymuş... Bir yerlerde bir köy var ki... Basmış mı bir gün köyü FARE’ler... Ne tarla bırakmışlar ekili... Ne mutfak komuşlar...ne kiler... Kovsan gitmez de öldürsen bitmez... İllaallah demiş de köylüler... İllaallah! Ama yetmemiş çareler... Tam umutları tükenmişken...biri, Çıkmış demiş ki “kurtarırım sizi! Ama...ne istersem verirsiniz...” “Aman! ” demiş köylüler... “Veririz! artık siz bilirsiniz... Çare sizde...tek çaremiz sizsiniz...” Konuşup görüşmüşler... Adam ne istemişse...istemiş... Çaresiz “Evet! ” demişler... Adam bilirmiş aslında... FARE’ler sever iki sesi... Bunlar porte’nin FA’sı...RE’si... Bu notalardan kim çalarsa... Yani FA’yı RE’yi... Hepsinin gelirmiş o sese gidesi... Almış adam kavalını eline.. Başlamış üflemeye FA ile RE’yi... Bunu duyan FARE’ler... Bizi çağırıyor diye... Takılmışlar kavalcının peşine... FA-RE...FA-RE...diye diye... Toplayıp da tüm FARE’leri... Kavalcı epey gitmiş öteye... İyice uzaklaşınca köyden... Kesmiş kaval çalmayı birden... FARE’leri bırakıp orda dönmüş köye... Köy ki köy değil sanki bayram yeri... Kimse fark etmemiş önce FA - RE’ciyi... Sonra durulmuş oturmuş kalabalık... O zaman konuşmuş kavalcı...”artık, Verin bakalım benim hakkımı...” “Yok ya! bir kaval çalmakla... İstenir mi bunca şey yiğenim? ..” Hadi ordan! demiş köylüler...vermemişler... Kavalcı demiş ki içinden... “Demek ki vermiyorsunuz... Günah benden gitti...siz istiyorsunuz...” O gece gizlice çıkıp gidip o yere... Bakmış ki duruyor bütün FARE... Üfleyip kavalını n’eyini...toplayıp yine... Getirmiş geri ki ders olsun köylüye... Sabah...”aman! ” demiş köylüler... “Geri gelmiş tüm FARE’ler...” Adam hazırlanırmış gitmeye... “Biz ettik...sen etme...” “Aman! ” demişler...”aman gitme! ..” Dinlememiş onları kavalcı... Vurmuş yola sessiz...sakin... O ne? ...bir dişi FARE de... O’nun peşinden geliyor lâkin... Vurulmuşmuş kavalcının kaval mı? .. Düdük mü? ..n’eyse n’eyine... Zaten kimse bakmazmış yıllar yılı... Ki bu dişi’nin yüzüne... Çalsın...çalmasın düşüvermiş peşine... Birlikte köyden uzaklaşmışlar... O dört göz! ..o kel! ..o kavalcı! ..O da? .. O FARE de sen misin gül’üm? .. Hayat mı bu ya? ..hayat mı? bu yaşarken ölüm! .. Kalsaydın köyde... Öööyle tek başına... Gitmeseydin kavalcının... Kavalının...n’eyinin...şey’inin peşinden... Sebep olmasaydın... Bu yaşda bu gözyaşıma! 23.07.2005/20.30 |